Efrîn’de halkların özgürlük bayrağı zaferle dalgalanacaktır

PKK Merkez Komite Üyesi Rengin Botan'ın Efrin Direnişi'ne ilişkin kaleme aldığı makale...

Öncelikle Avesta Xabur ve Barinler şahsında çağın Efrîn direnişinin tüm kahramanlarını saygıyla anıyor, halkımız ve yiğit savaşçıların destansı mücadelelerini selamlıyorum. Efrîn’den Rojava’ya tüm Suriye halklarının, Başur, Bakur ve Rojhılatê Kürdistan’dan, dünyanın her yanındaki Kürtlerin ulusal birlik ruhuyla yükselen mücadelesini selamlıyorum.

Çağın soykırımına soyunmuş Erdoğan-AKP-MHP faşizmine karşı, Efrîn’de gerçekten çağın insanlık direnişi yaşanıyor. Efrîn’de Kürt halkı direniyor, Efrîn’de Arap, Türkmen, Ermeni, Asuri-Süryani, Alevi-Sünni tüm Suriye halkları direniyor. Efrîn’de özgür kadın direnişçiliği zirvede yaşanıyor. Efrîn’de insanlık onuru adına tüm insanlık iradesi direniyor. Bu onurlu insanlık iradesi ve direnişi karşısında faşizmin payına düşen yenilgi olacaktır. Erdoğan-AKP-MHP faşizmine karşı, Efrîn’de Kürt halkı ve Ortadoğu halklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesi zafer kazanacak, tarihte hakkettiği muhteşem yerini alacaktır.

AKP-MHP faşizminin Efrîn’e işgal saldırısı bir ayı geride bıraktı. Sonuç; faşizm adına elde var sıfır. Türk devletinin, Önder Apo üzerinden derinleştirdiği insanlık dışı tecritle paralel gelişen Efrîn işgali, uluslararası 15 Şubat komplosunun yeni bir versiyonu olduğu tartışmasızdır. Efrîn’le Rojava devriminin kazanımlarını tasfiye etme, yeni bir Kürtsüzleştirme hamlesiyle çağın soykırım ve sömürge politikalarını şekillendirme amaçlanmakta ve uluslararası komplo sonuca götürülmek istenmektedir. Ancak kendilerince zayıf gördüklerinden işgal girişimine Efrîn’den başlasalar da bu hesapları Efrîn halkı ve savaşçılarının büyük direnişiyle daha ilk adımda boşa çıkarılmıştır. İleri savaş tekniğiyle, uçak, tank, havan obüslerle, özel ordu gücü ve çeteleriyle yoğun saldırmaları bu gerçeği değiştirmeyip daha güçlendirmektedir. Çocuk, kadın, yaşlı demeden sivil halka karşı geliştirilen vahşi saldırılar Türk devletinin içine düştüğü acizliğin göstergesi. AKP-MHP esasta faşist iktidarlarını kurtarma derdiyle, milli mutabakat adı altında milliyetçiliği üst boyuta taşırarak sözde “devlet bekasını” kurtarmanın son çırpınışlarını vermektedir. Ama korkunun ecele faydası yok, tarihte görüldüğü gibi kaybetmek faşizmin kaçınamadığı tek gerçektir. Şimdi tüm dünya, AKP-MHP faşizminin adım adım kaybedişi ve tarihin çöp sepetine gömülüşüne şahit olmaktadır. “Üç gün, bir haftada orayı yerle bir edeceğiz, bitireceğiz” dedikleri Efrîn’deki savaş, bir aydır efsanevi bir direnişle devam ederken, faşist sömürgeci güçler ise bataklığa saplanmıştır. Türk devletinin soykırımcı işgaline karşı, Efrîn’de direnen kuşkusuz özgürlükçü demokratik toplumsal sistemin yarattığı ruh ve bilinçtir. Bu ruh Rêber Apo’nun toplumlar ve kadınlar açısından geliştirdiği özgür hakikatin kendisidir. Kuşku yok ki, sömürgeci hegemon güçlerin direkt ve dolaylı desteklediği Türk devletinin bu işgal saldırısı, Rojava’da gelişen ve giderek Ortadoğu halklarına yayılan Rêber Apo’nun yarattığı yeni yaşam gerçeği ve sistemini hedeflemektedir. Halkların yeni yaşam modeli olan demokratik ulus gerçeği ve kadın özgürlük sistemi temel hedeftir. Bu temelde sömürgeci güçler, Türk sopası ile Kürtleri terbiye etmek ve yeniden köle Kürt çizgisine çekmek isterken, Efrîn gibi küçük bir coğrafyada NATO’nun ikinci büyük ordusuna kök söktüren bir direnişin gelişmesi, bu planları boşa çıkarmıştır. Efrîn direnişine halklar ve kadınların ortak mücadele ruhuyla sahiplenmesi evrenselleşen bir boyut da kazandırmıştır. Dünyanın dört bir yanında Kürtlerin, devrimci, demokrat, özgürlükçü kesimler ve halkların, farklı kadın örgütlerinin çağın Efrîn direnişini destekleyen eylemlikleri, yeni bir devrim havası oluşturduğu gibi herkeste büyük umut yaratmaktadır. Bu anlamda Efrîn direnişi zafer kazanmıştır ve direniş yükseldikçe özgürlüksel kazanımları daha da büyük olacaktır.

Diktatörlük rejimiyle ülkeyi yönetme hayaline kapılan Erdoğan, Efrîn işgali ile Başkanlık iktidarını garantilemek ve Bölgede Kürt düşmanlığı üzerinden hegemonyasını kurmak istiyor. AKP-MHP faşist iktidarı ahlaksız senaryolarla, Efrîn şahsında Suriye halklarına işgal saldırısını “Türkiye’ye tehdit var, teröre karşı savaşıyoruz” yalanıyla meşrulaştırmaya çalışıyor. Saldırı planları geri tepiyor olacak ki, avaz avaz herkesin onlara destek vermesini istiyor, destek bulamayınca tüm dünyaya hakaret edip “neden Kürt soykırımında ortağım olmuyorsunuz” diyerek tüm dünya güçlerine istediğini pervasızca söylüyor. Bu eksende kendisince ABD ve Rusya arasındaki bazı çelişkileri de kullanarak kendisine alan açmaya çalışıyor. Rojava halklarının savunma güçlerini terörize etmeye çalışarak, kendi terörist saldırgan yüzünü gizleme gayesi içindedir. Halbuki O toprağın sahibi olan halka, işgal saldırısı yaparak kendisi en büyük terör suçu işliyor, ki soykırım en büyük insanlık suçudur. Buna rağmen utanmazca bir tutumla Erdoğan ve onun dalkavukları dünyanın tek hakim gücüymüş gibi “şunu yapmazsanız oraya da buraya da saldırırım, bu istediğimi vermezseniz şurayı da vururum, her yeri karıştırırım” kabadayı edasıyla herkese tehditler savuruyor. Bu saldırgan siyasetle zaten dünya halkları nezdinde Türk devleti gittikçe yalnızlaşan, tecrit ve teşhir olan bir durum yaşıyor. Kaldı ki o sövüp-saydıkları güçlerin destekleri olmadan TC’nin bu işgal saldırısını geliştiremeyeceğini bilmek için kahin olmak gerekmiyor. Buna rağmen sonuç malumun ilanı! başaramamanın acısı ve histerik öfkesi Erdoğan-AKP-MHP faşist iktidarının bataklığa saplandığını gösteriyor. Açığa çıktığı gibi Türkiye sınırları dışında yürüttüğü bu işgal savaşı, kendi aleyhine dönmeye başlamış buda iç çelişkilerini derinleştirmiştir. Gerçek olan şu ki, AKP-MHP faşizmi geri dönüşü olmayan bir uçuruma dayanmıştır. Zira hiçbir faşist rejimin zulüm yasasının, halkların özgür yaşam amacı ve kudretinden üstün olmadığı aşikardır. Ancak faşist iktidarlarını devam ettirmenin başka yolu olmadığı için, sonun kendileri için hüsran olacağını bilseler de bu saldırgan politikalarını sonuna kadar devam ettireceklerdir.

TC faşizminin yaşadığı hüsranı daha net olarak Türk basınından anlamak mümkündür. Ki Türk basını, insanın insanlıktan düşünce ahlak ve vicdanın nasıl dibe vurduğunun adeta somut kanıtı. Nitekim faşist iktidarın sözcüsü, kalemşörü olmuş, günlük olarak İktidarın söylediklerini yazıp çizmenin, tekrarlayan papağan olmanın dışına çıkamayan, savaş naralarıyla toplumu zehirleyerek basıncılık ahlakını yerlere seren utanç verici bir durum sözkonusu. Faşizmin özel savaşı, yalan haber ve propaganda yapmak yetmiyor olacak ki, ekranın başına geçen her haber spikeri, her sözde gazeteci, yorumcu, bir askeri general ve savaş stratejisyeni gibi haritalar üzerinden saldırı planı yapıyor. Ahlak ve vicdandan bihaber bu satılık kişiler onlarca çocuğun, kadının, yaşlının cansız bedeni ve yaralı yüzlerce sivil insanı göremeyecek kadar kör. Harabeye dönmüş evler, köyler gösterilirken bile faşist saldırılarla nasıl daha çok sivil katliam yapılabilirin ajitesini yapıyor. Gencecik kadın bedenleri bu faşizmin çete ve kontraları tarafından parçalanıp, yakılırken bile bunun görüntüleri terörist diye zafer edalarıyla kutlanıyor. Buna rağmen sivillere zarar verilmediği yalanının bu kadar ahlaksızca basında manşet yapılması ancak akıl tutulmasıyla izah edilebilir. Erdoğan’ın “bir haftayı bulmaz nasıl darmadağın edeceğiz görsünler” dediği Efrîn’e işgal saldırısı halkın destansı direnişine çakılmıştır. Türk ordusunun, YPG-YPJ, QSD güçleri ve Efrîn halkının kahramanca direnişi karşısında ilerleyemeyişini ise “sivillerin zarar görmemesi için operasyon ağır ilerliyor” yalanıyla yaşadığı hezeyanı gizlemeye çalışmaktadır. Gerçekte TC ordusu yenilmiştir ve yaşadığı rezaleti tüm dünya görmektedir. Çünkü Kürdistan topraklarında Arin Mirkanlar, Avestalar, Barinler, Gelhatlar var oldukça hiçbir işgalci, soykırımcı saldırının başarı şansı yoktur olmayacaktır. Özgür kadın direnişçiliği ve Kürt gençliği nefes aldıkça bu topraklarda soykırımcı faşizm zihniyeti yaşam olanağı bulamayacaktır.

Üç maymunu oynayan başta Rusya ve ABD olmak üzere sömürgeci dış güçler ise, geçmiş yüzyılın köhnemiş politikası olan Türkleri ve Kürtleri birbirine kırdırma, savaştırarak kendi çıkarlarını örgütleme ve bir taşla birkaç kuş vurma siyaseti izlemeye devam etmekteler. Üçüncü dünya savaşının çetrefilli ve karmaşık ilişki-çelişkilerinin yoğunlaştığı bir süreç yaşanıyor. Hem ilişkiler hem de çelişkiler çok ince ve keskin sınırlarda ilerliyor. Bu süreci kendi öz gücünü esas alarak üçüncü güç olma temelinde güçlü yürütmek, büyük direnerek Kürt halkının devrim kazanımlarını büyütmek yeni süreçte halkımızın özgür statüsünü kazanmanın yegane yoludur. Topyekün bir soykırım saldırısıyla yüz yüze olan Kürt halkı ulusal birliğini kurarak topyekün bir direnişi geliştirerek ancak kazanabilir ki, halkımızın kendi öz gücüyle sergilediği direnişte bu ruh bu süreçte ortaya çıkmıştır. Nitekim birçok güç, Türk devletinin soykırım işgaline karşı, halkımızın bu kadar görkemli direnebileceğini tahmin etmeyip, Kürt halkı üzerinden çirkin pazarlıklar yapmış ancak hayal kırıklığına uğramışlardır. Bu anlamda Efrîn direnişinin zaferiyle, tüm güçler Kürtlere karşı politikalarını gözden geçirmek durumunda kalacaktır. Çağın Efrîn direnişi Kürtlerin, Ortadoğu halklarının ve kadınların özgürlük mücadelesinde en büyük başarı fırsatını yaratmıştır. Faşizme karşı Kürdistan’ın dört parçasında ulusal birliğin gelişmesi, bölgede ve dünyada halklarla ortak mücadele ruhunun muazzam gelişmesini getirmiştir. Çağın efsanevi Efrîn direnişi büyük kadın örgütlülüğünü geliştirmenin, faşizme ve erkek egemenliğine karşı mücadeleyi büyütmenin umudunu, cesaretini ve pratiğini geliştirmenin adıdır. Efrîn direnişinin başarısı Ortadoğu halklarının devrimi ve kadınların özgürlük devriminin müjdecisidir. Efrîn halkı, devlet ve iktidar olmadan toplumların nasıl kendi öz yönetim sistemi, yaşam sistemini kurabildiklerini ve yediden yetmişe büyük bir yürekle bunu nasıl savunduklarını en güçlü biçimde tüm dünyaya göstermiştir. Yine dış güçlere dayanmadan halkların, kadınların kendi öz güçleri ile direnerek yaşayabildiklerini göstermiştir. Bu duruş devrimci, demokratik, sol kesimlerde de büyük bir güvene ve cesarete yol açarken, bu öz güç savaşımı, enternasyonalist ruhu da güçlendirmektedir. Esas olarak Efrîn saldırısı ile güncellenmesi hedeflenen uluslararası 15 Şubat komplosu, işgale karşı yürütülen destansı direnişle yenilgiye uğramıştır. Bu anlamda Efrîn direnişinin zaferi Önder Apo’nun özgürlüğünün garantisidir.

Sonuç olarak, çağın Efrîn direnişini sahiplenme ve Önder Apo’nun özgürlüğü ekseninde bu süreçte tüm dünyada, Başur ve Rojava başta olmak üzere Rojhılat, Bakur, Şengal’de halkımızın, kadınların ve devrimci-demokrat güçlerin geliştirdiği eylemsel duruş taktire şayandır. Ancak direnişi zaferle taçlandırmanın yolu bu mücadeleyi daha da yükselterek, AKP-MHP faşizminin mutlaka sonunu getirmekten geçmektedir. Bu temelde halkımız ulusal birlik ruhuyla Önder Apo’nun özgürlüğü ve Efrîn direnişinin etrafında kenetlenerek, faşizme geçit vermeyen serhildan duruşunu yükseltmelidir. Tüm Kürt gençleri Şehit Avesta’nın fedai duruşuyla bu dönem mücadelesinin her alanında en güçlü şekilde öncülük etmeli, özellikle özgürlük mevzilerine katılarak bu sürecin onur direnişinde yerlerini almalı ve zafer bayrağını dalgalandırmalıdır.

PKK Merkez Komite üyesi Rengin Botan