‘Güvenli bölge’ Türkiye öncülüğünde kurulacaksa reddediyoruz!

Demokratik Özerklik Yönetim Danışmanı Bedran Çiya Kurd: "Güvenli bölge" Türkiye öncülüğünde kurulacaksa ısrarla bunu reddediyoruz. Biz "güvenli bölgeyi" BM'nin güvencesi altında olmasını ve uçuşa yasak bölge ilan edilmesi şartı ile kabul edebiliriz.

Doğu ve Kuzey Suriye Demokratik Özerklik Yönetim Danışmanı Bedran Çiya Kurd, Suriye hükümeti ile Şam'da yapılan görüşmeleri, Rusya'nın tutumunu, Türk devletinin tehditlerini ve Amerika'nın Kuzey Suriye'ye yönelik "güvenli bölge" oluşturma kararına ilişkin ANF'nin Arapça servisine önemli değerlendirmelerde bulundu.

Öncelikle MSD'nin Moskova ziyaretine ilişkin bilgileri paylaşabilir misiniz, görüşmede nasıl bir diyalog gelişti?

2018 yılının Eylül ayında MSD, Rusya Dışişleri Bakanı tarafından Moskova'ya davet edildi. Bu olay Şam ve MSD arasında gerçekleşen görüşmeler ile Özerk yönetim yöneticileri ve Rusya arasında, Türk devletinin Efrîn işgalinden kaynaklı yaşanan soğukluğun ardından gerçekleşti. Rusya'nın Kürt sorununun çözümünde etkili bir role sahip olduğunu biliyoruz. Özellikle Suriye'nin siyasi ve askeri krizin dosyaları onların elinde.

Rusya'da Kürt dosyasının (Onlar öyle adlandırıyor) Suriye'nin stratejik bir davası olduğunu görüyor ve çıkar elde etmek istiyor. Özellikle Rusya ve diğer uluslararası güçler çekişme halindeler. Cenevre toplantıları sürdüğü sırada, Kuzey Suriye yönetimi katılmadan önce Ruslarla aramızda bir takım görüşmeler gerçekleşti. Fakat o dönem herhangi bir sonuç alınamadı. Çünkü Suriye yönetiminin çözüm niyeti yoktu.

Rusya'ya sunduğunuz siyasi çözüm haritasında Suriye hükümeti ile gerçekleşen görüşmelerde tartışılan noktalar da vardı. Nedir bu noktalar?

Teröre yönelik savaşın bitme noktasına geldiğini görüyoruz. Suriye hükümeti de birçok yeri kontrolü altına aldı. Bu da gücünü daha da arttırdığını gösteriyor. Artık uluslararası güçler rejimin gitmesini talep edemiyor. Bütün bunlar göz önünde. Son görüşmemizde güvenlik ve askeri konulara ilişkin tartışmalar yürüttük. Buna göre güvenlik güçlerimiz ve QSD Suriye savunma sisteminin bir bölüm kısmı olacak ve en büyük görevleri sınırı savunma olacak.

Öncelikli plan da başta Efrîn olmak üzere Suriye'nin, Türk devleti tarafından işgal edilen bölgelerini kurtarmak olacak. Sunduğumuz çözüm haritasında Doğu ve Kuzey Suriye demokratik özerkliğin anayasal bir madde olması, özerk yönetimin elinde olan bölgelerde merkezi sistem çerçevesinde tüm siyasal haklar ve başta Kürt halkı olmak üzere tüm halkların anadillerinin muhakkak korunması lazım. Diğer önerilen nokta ise, ekonomi konusu.

Rusya'nın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Şam ile müzakerelerinizi garanti altına alma durumları var mı?

Elbette Rusya büyük bir güç, bölgesel ve uluslararası çıkarları ile Suriye'de olan güçlerle ilişkileri var. Bu anlamda Suriye'de karar sahibidir. Suriye hükümeti üzerinde de en büyük etkisi olan ülke Rusya'dır. Son görüşmelerimizde ısrarlı bir şekilde Suriye hükümeti ile yakınlaşmamızı istiyorlardı ve bize rejimin bize bazı konularda garanti vermeye hazır olduğunu söylüyordu.

Amerika Suriye ile görüşmelerinizi nasıl karşılıyor? Çünkü uluslararası koalisyonun Amerikalı başkanı James Jeffrey QSD'nin kolay kolay müzakereler yapmamasını istedi. Siz bu açıklamaları nasıl buluyorsunuz?

Biz siyasi çözüme hazırız. Şam ile müzakerelerimiz iş meselemiz ve bizler müzakereleri ilerletmek için çalışıyoruz. Amerika'da bu alanda bir rol oynamak istiyor. Her tarafın kendi çıkarları var. Biz de yönetim olarak ulus çıkarlarımızı korumak, halkımızın haklarını ve isteklerini yerine getirmek için çalışıyoruz.

Amerika başkanı Kuzey Suriye'de "güvenli bölge" meselesinden bahsetti. Bu karardan size bahsettiler mi ve buna katılacak güçler kimlerdir?

Amerika ve Türk devleti arasında gerçekleşen görüşmelere ilişkin henüz net bir bilgi yok. Eğer "güvenli bölge" Türkiye öncülüğünde kurulacaksa ısrarla bunu reddediyoruz, çünkü bu bölgenin huzurunun bozulacağı anlamına gelir. Bu Türkiye'nin bölgeyi işgal etmesi anlamına gelir. Biz "güvenli bölgeyi" BM'nin güvencesi altında olmasını ve uçuşa yasak bölge ilan edilmesi şartı ile kabul edebiliriz.

Minbic'teki patlamada ABD askerleri de yaşamını yitirdi. Amerika başkanı "DAİŞ bitti" dedi gerçekten DAİŞ'in sonu geldi mi? Bu patlamayı askeri ve siyasi anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu patlamanın bazı amaçları var. Bunlardan biri ABD'ye Suriye'den çıkması için baskı uygulamak. Diğeri de uluslararası koalisyon güçlerine DAİŞ bitmedi ve diğer güçlerin DAİŞ'i bitirmek için Suriye'ye geçmesi gerek mesajı veriliyor. Burada Türkiye'nin adı ön plana çıkıyor. Bu patlama Türk devletinin bölgeye geçmesi içindi. Fakat durum öyle görünmüyor. Artık ABD güçlerinin çıkmasının bu kadar çabuk olacağını sanmıyorum. Çünkü Amerika açık bir şekilde DAİŞ olduğu sürece Suriye'den çıkmayacağını belirtti.

Bir taraftan da bu patlamanın ardından Amerika'nın çekilmesi demek uluslararası koalisyonun dağılması demek ki, bu da mümkün değil. Türk devleti patlamadan sonra durdu. Türk devletinin çeteleri bir çok bölgeyi işgal etmiş durumda. Bu çetelerin patlamayı gerçekleştirme ihtimali var. İlginç bir durum daha var o da koalisyon güçleri şiddet ile cevap verme tartışmalarını yürütüyor. Yeni bir sürecin başlayacağına ve bir çok değişikliğin olacağına inanıyorum.

 Suriye Dışişleri Bakanı Özerk Yönetim ile ilişki kurduklarını ve Türk devletinin saldırılarına karşı duracaklarını açıkladı. Size bu konuya ilişkin planlama ile herhangi bir öneri sunuldu mu?

Evet böyle bir açıklama yapıldı ama pratik olarak henüz somut bir adım atılmadı. Sadece Minbic çevresinde küçük bir hareketlenme oldu. Zaten Suriye başkanı karar alırken Rusya siyasetini göz önünde bulundurmak zorunda.

Son süreçte bir çok uluslararası devlet başkanları Türk devletinin tehditlerine karşı tepki göstererek QSD ve Kürtlerin korunması gerektiğini belirtti. Bu yaklaşımları nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu gelişme Şam ile müzakerelerinizi hızlandıracak mı?

Kürt davası ve demokratik özerklik projesi şüphesiz uluslararası alanda güçlü bir şekilde yer aldı. Bu da Türk devletinin askeri anlamda bölgeyi işgal etmesine engel oluyor. Ama yine de bu tutumlar yeterli değil. Bölgeyi savunan resmi güçlerin uluslararası güvenlik konseyi yolu ile temin edilmesi gerek. Ayrıca Özerk yönetim temsilcilerinin Suriye sorununun çözümüne ilişkin yapılan toplantılara da katılması gerekir.