Le Monde Diplomatique: Uzlaşı ve ütopya arasındaki Rojava

Fransız Le Monde Diplomatique dergisi, Rojava’ya ilişkin geniş bir dosya yayınladı.

Le Monde Diplomatique dergisinde yayınlanan dosya “Yarının Suriye’sinde Kürtlere nasıl bir otonomi ?” sorusuyla başlıyor. Dosyada bölgedeki gelişmeler, “Uzlaşı ve ütopya arasındaki Rojava” başlığı altında işleniyor.

Kuzey Suriye’de eğitimden sağlık ve askeri alana kadar yaşanan değişimlere, Kürtler ve diğer halklar arasındaki ilişkilere ve uluslararası güçlerin tutumuna dikkat çekilen dosya, gazeteci Chris den Hond ve Mireille Court’un imzasını taşıyor. Her iki gazeteci, bölgedeki durumu anlamak için Avrupa’dan Rojava’ya, oradan Kandil’e kadar uzanan bir yolculuk yapmış.

Her iki gazeteci ilk olarak durumu şöyle özetliyor: “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu, kendi fiili özerkliğini onaylamak için Şam rejimi ile görüşmeler başlattı, hızlı bir şekilde durduruldu. Federasyon Efrîn kentini kaybetti, Türk ordusu ve İslam Devleti Örgütü’nün tehdidi altında kalmaya devam ediyor. İçerde, Kürtler ve Araplar arasındaki gerilimler dağılıyor ama karşılıklı bir güvensizlik halen sürüyor”

ONLARLA ANLAŞMAK İNTİHARDIR

Her iki gazeteci, Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nu ziyaretlerinde Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eşbaşkanı İlham Ahmed tarafından karşılanıyor. Şam yönetimi ile Kuzey Suriye Federasyonu arsında yapılan görüşmelerin hatırlatıldığı haberde, İlham Ahmed Suriye hükümetinin daha önce bazı olumlu sayılabilecek açıklamalarının taktik amaçlı olduğuna dikkat çekti. Ahmed, “Rejimin açıklamalarını dinledikten sonra anladık ki, müzakerelere onlar için sadece taktik bir sorun. Görüşmeleri ilerletme yönünde ciddi çabalar yok” diyor. Bu görüşmede neden İstanbul’da kurulan ve “Suriye muhalefet” olarak öne sürülen grupların olmadığına da açıklık getiren Ahmed, “Gerçek muhalefet biziz. Alandaki çoğu silahlı grup aşırılıkçıdır ve Türkiye’nin desteğine sahipler. Bu radikal ve cihatçı gruplarla bir anlaşma aramak bizim için intihar ile eş anlamlıdır” diye kaydediyor.

MSD’nin Şam’a giden heyette yer alan müzakerecisi Qamışlo Araplarından Hikmet Habib, ‘Başar El Esad’ın düşüşünü istiyoruz’ gibi sloganlarla hareket etmediklerini belirtiyor. Habib, “Önemli olan, Anayasa’yı ve Suriye siyasi sisteminin temellerini değiştirmektir. Büyük bir demokrasi açığı var” diyor.

Başar El Esad’ın de hem soğuk hem sıcak üflediğini belirterek, bir yandan tehdit ettiğini bir yandan da diyalog mesajları verdiğine işaret eden Le Monde Diplomatique, “Bu yılın sonu itibariyle Şam ile MSD arasındaki müzakereler, İdlib’deki durumun netleşmesi beklenirken, dondurulmuş durumda” tespitinde bulunuyor.

ARAPLAR İLE KÜRTLER ARASINDA TESİS EDİLEN GÜVEN

Bölgede hayata geçirilen komünalizme dikkat çekten dergi, başta Araplar, Türkmenler ve diğer topluluklar arasında Kürtlere karşı güvensizliğin büyük olduğunu belirtti. Dergi, “İslam Devleti Örgütü’nü (DAİŞ) yenenlerin, Suriye makamlarının Kürtlere yönelik muamelesinin intikamını almasından korkuyorlardı” diye yazdı. Habib, Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) DAİŞ’ten aldığı yerlerde güvenin tesisi için büyük çabalar harcadıklarını söyledi. Bu amaçla uzlaşı komiteleri ve herkesi temsil eden meclisler kurulduğuna dikkat çekildi. Habib, bugün QSD üyelerinin yüzde 60’ının Arap aşiretlerden geldiğini hatırlatıyor.

2017’ye kadar Rojava’nın Kürt çoğunluklu Efrîn, Kobanê ve Cizre kantonlarından oluştuğunu , Ekim 2017’de Rakka zaferi ve Mart 2018’de Efrîn’in kaybedilmesiyle otonom federasyonun daha az Kürt, daha fazla Arap barındırdığını savundu.

İki halk arasındaki sağlam ittifakın öneminin de buradan geldiğine işaret eden dergi, Cizre Kantonu’nun başkenti olarak belirttiği Qamişlo ile Kobanê’deki durumu da anlattı.

BİR KOMÜN TOPLANTISI VE ETKİSİ

Kobanê’de bir en acil günlük sorunların çözüldüğü bir komün toplantısına katılan gazeteciler, burada Hevi Zora isimli bir sakinin bazılarının eğitim konusundaki iki yüzlülüğünü eleştirdiğini aktarıyor. Zorava, “Neden bazı zenginler ve hatta özerk hükümet üyeleri kendi çocuklarını Lazkiye, Halep veya Şam’daki Arap okullarına kaydederken, diğerleri burada Kürtçe eğitim görüyor?” diye soruyor. Le Monde Diplomatique’ e göre bir hafta sonra, çocuklarını rejim okullarına gönderen tüm özerk yönetim memurlarını cezalandıran bir kararname çıkarıldı.

CİZRE KANTONUNDA DURUM

Qamişlo’da Yasama Meclisi Eş Başkanı Hakim Xalo, “Burada, Cizre kantonunda devlet hiçbir şey dağıtmıyordu. Merkezi sistemi hiçbir zaman diğer etnik veya dini toplulukları hesaba katmıyordu. Bugün Suriye rejimi 2011 öncesi duruma dönebileceğini düşünüyor ama çok sayıda Arap şimdi öz yönetim sistemine katılıyor. Rakka, Tabka, Minbic ve Dêra Zor’da sivil meclislerde yer alıyorlar. Kendi toplumlarıyla öncekinden daha iyi ilgilenebildiklerinin farkına vardılar” diyor.

TEL ABYAD VE TÜRK TEHDİDİ

Girê Spî’de (Tel Abyad), Arapların 1960’lı yıllarda bölgeye yerleştirilmesi ve Kürtlerin topraklarının ellerinden alınmasına rağmen, Kürtlerin intikamcı yaklaşmadığına dikkat çeken dergi, aile topraklarının elinden alındığı sakinlerden Reşad Kurdo şöyle diyor: “QSD Tel Abyad’ı DAİŞ’ten özgürleştirdiğinde, kimseyi kovmadık. 50 yıl önce Araplar tarafından el konulan topraklarımızı geri almadı. Siyasi bir çözüm bekleyeceğiz.”

Garajcı bir Kürt ise şüpheyle yaklaşıyor: “Bir cennet bile inşa etsek, Araplar bize güvenmeyecek. Kürtlerin onları egemenlik altına almak istediğini düşünüyorlar. Ve biz, Türkiye’nin Efrîn’de yaptığının aynısını burada yapmasından endişe ediyoruz.”

Dergi, “Efrîn... Bu ismi her söylediğimizde, muhataplarımızın gözleri doluyor. Türk devletinin bu kantonu işgal etmesi, bir travma olarak yaşandı” diye ekliyor.

KÜRTLER İLE ABD ARASINDAKİ PARADOKSAL İLİŞKİ

Rusya ve Uluslararası Koalisyonu’nun Efrîn’in işgali karşısındaki tutumlarına da dikkat çeken dergi, daha sonra Kandil’in yolunu tutuyor. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Rıza Altun ile görüşen gazeteciler, “Ağustos 2018’de Êzidî komutan Mam Zeki’nin bir Türk füzesi ile suikasta uğramasından bu yana ilk kez PKK’nin üst düzey bir yetkilisi gazetecilere konuşuyor. Tüm söyleşi boyunca görünmez bir dron (insansız hava aracı) başımızın üstünde vınlıyor. Ağaç yapraklarının altında Altun serinkanlılığını koruyor” diye yazıyor.

Dergiye konuşan Altun bölgedeki mevcut durumu şöyle özetliyor: “Bugün, her yerde çelişkiler var. Başlangıçta, Amerikalıların QSD’yi destekleme konusunda stratejik bir niyeti yoktu. Kürtler, ABD’nin emperyalist bir devlet olduğunu çok iyi biliyorlar. Ama, bu paradoksal ilişkiyi sürdürmeye mecburuz, zira tehlikede olan varlığımızdır.”

Altun, ABD’nin üç PKK yöneticisinin başına ödül koyma kararına da dikkat çekerek, bu kararın “ittifakın ne kadar kırılgan olduğunu gösterdiğini” belirtiyor.

Her iki gazeteci ise yazıyı şöyle noktalıyor: “Büyük güçler arasındaki iktidar oyunları ve çatışmalar, tüm şiddetiyle Suriye topraklarını vuruyor.”