MKP'den 19 Temmuz mesajı

Rojava devriminin yıldönümüne ilişkin bir açıklama yapan MKP, “Rojava’da kazanılan demokratik-devrimci kazanımlar yalnızca Kürt ulusunun kazanımları değildir, bu aynı zamanda Türkiye-Kuzey Kürdistan ve tüm dünya halklarının kazanımıdır” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Maoist Komünist Partisi (MKP), emperyalizmin böl, parçala, yönet stratejik planı doğrultusunda dört parçaya bölünen kadim Kürdistan topraklarının bugün birleşmenin, birleşik Kürdistan’ın doğum sancıları çektiğini belirtti.

“Her türlü zulüm ve katliamla, asimilasyon politikaları ve zorla göçertmelerle kimliğinden, toprağından ve ulusal değerlerinden koparılarak ötekileştirilmeye çalışılan Kürt ulusu, her türlü baskı, katliam ve emperyalist/burjuva ayak oyunlarına, komplolara rağmen tarihin tanık olduğu destansı bir direnişle, ayakları üzerinde emperyalizme ve yerli gerici egemen sınıf burjuvazisine/devletine boyun eğmeden mücadele yürütmekte ve dörde bölünmüş Kürdistan’ın her bir parçasında en değerli kadın ve erkek evlatlarını bu onurlu mücadelede yitirmektedir” denilen açıklamada, dörde bölünmüş ve her parçası gerici egemen devletlerce ihlak edilerek, pervasızca sömürülen, yağmalanan, taş üstünde taş bırakılmayan Kürdistan topraklarının bugün birbirinden daha çok yakınlaştığı ve yakınlaşmaya devam ettiği belirtildi.

Kürt ulusunun PKK önderliğindeki başta Kuzey Kürdistan’daki ve diğer parçalardaki ısrarlı gerilla mücadelesinin 19 Temmuz 2012’de Suriye’de yankısını bulduğu ve Kuzey Suriye-Rojava’da fiilen ete, kemiğe büründüğü de dile gelen açıklamada şunlara yer verildi: “Rojava Kürdistanı’ndaki büyük devrimci-demokratik kazanımlar Kürdistan’ın diğer parçalarını etkilemiş, diğer şeylerin yanında moral değer kazandırmış ve bu durum gerici egemen sınıfları korkutmuştur.

Kürt ulusuna tarihin tanıklık ettiği en kapsamlı saldırılarla diz çökertilmek istenmiş, Efrin’deki gibi toprakları işgal edilmiş, Cizre, Sur, Nusaybin vb. yerlerde taş üstünde taş bırakılmamış, Kürt ulusu zorla göçertilmiş, toplu katliamlara maruz bırakılmış, yerel yöneticileri, seçilmiş siyasetçileri tutuklanmış yerel yönetimlerine kayyumlar atanmış ama Kürt ulusu boyun eğmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir.

Ve bugün, barbarlıkta sınıf atlayan ve açık faşist diktatörlükle Türkiye-Kuzey Kürdistan halklarına kan kusturan faşist Türk devleti, Kürt ulusunu ve Kürdistan’ın her bir parçasında kazanılan demokratik hakları da hedefine alarak topyekün saldırılar yürütmektedir.

Bizler, nasıl ki faşist Türk devletinin Efrin işgali karşısında YPG güçleriyle ve siper yoldaşlarımızla birlikte işgal karşısında konumlandıysak ve mevzilendiysek, faşizmin Medya Savunma Alanlarına yönelik işgal saldırısında PKK güçleriyle birlikte aynı mevzide konumlandıysak, Rojava’ya ve Rojava’daki kazanılan demokratik-devrimci kazanımlara yönelik en küçük saldırıda da yer almakta tereddüt etmeyeceğiz. Biliyoruz ki, Rojava yalnızca Batı Kürdistan değildir. Aynı zamanda Kürdistan’dır, Kuzey Kürdistan’dır. Ve oraya yönelik her saldırı Türkiye Kuzey Kürdistan halklarına, devrim ve sosyalizm mücadelemize saldırıdır.

Rojava, Birleşik Kürdistan hayalinin hiçte imkansız olmadığını gösteren bir gerçektir. Diğer bir gerçek te Rojava da Kürt kadınının kadın kimliğiyle öne çıktığı ve devrim mücadelesinde kadınların özne olarak kendini yeniden var ettiğidir. Eğer tarihe Rojava diye bir not düşülecekse, Kürt kadınının öncülüğü, özne olarak kadının yeri bu notun ilk satırları olacaktır.

Bugün, Rojava’da kazanılan demokratik-devrimci kazanımlar yalnızca Kürt ulusunun kazanımları değildir, bu aynı zamanda Türkiye-Kuzey Kürdistan ve tüm dünya halklarının kazanımıdır.

Devrim ve Sosyalizm mücadelemizde önemli bir deneyim-tecrübe-birikim olan Rojava’yı ve Rojavadaki devrimci-demokratik kazanımları sahipleniyor ve selamlıyoruz.”