Salih Gedo, Öcalan’ı anlattı

Suriye Kürtleri Demokratik Sol Partisi Genel Sekreteri Salih Gedo, “İmralı’daki direnişi, tek başına büyük bir kahramanlıktır” dediği Kürt Halk Önderi Öcalan ile 37 yıllık tanışıklığını anlattı.

Suriye Kürtleri Demokratik Sol Partisi Genel Sekreteri Salih Gedo, Öcalan’ın devrimci, aydın ve siyasetçi olarak sağlam ve gerçekçi yönüne işaret ederek, “Hiçbir şahsi çıkar düşünmez, aramazdı. Hep halkını ve halkının geleceğini düşünürdü. Bu ruh ve ciddiyetle kafa yorardı” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 20 Temmuz 1979’dan 9 Ekim 1998’e kadar Suriye ve Rojava sahasında bulundu. Bu dönemde Kürt siyasetçiler de bulunduğu sahaya giderek kendisiyle tanışma, gözlemleme ve tartışma fırsatı buldu. Onlardan biri de Salih Gedo’dur. 73 yaşında olan Salih Gedo, deneyimli bir Kürt siyasetçi. Lise yıllarından beri içinde olduğu partisi Suriye Kürtleri Demokratik Sol Partisi Genel Sekreterliğini yapıyor. Gedo, deneyimli bir siyasetçi olduğu kadar Kürt siyaseti için canlı bir hafızadır da aynı zamanda. Salih Gedo, 1981’de tanıştığı; ciddiyetini ve hedeflerini daha ilk tanışmada anladığını ve birçok defa görüştüğünü söylediği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı anlattı:

BÜYÜK BİR DEVRİMCİ, AYDIN VE SİYASETÇİ

Büyük bir aydın, büyük bir devrimciydi. Bu sıfatlara sahip bir insandı. Devrimci, siyasetçi ve aydın bir insandı. Sağlam ve gerçekçiydi. Hiçbir şahsi çıkar düşünmez, aramazdı. Hep halkını ve halkının geleceğini düşünürdü. ‘Bu halkın geleceği nasıl olacak, onların şerefini nasıl koruyabilirim’ diye kafa yorar ve çalışırdı. Bu ruh ve ciddiyet Başkan’da çok fazla vardı.

ÇALIŞMA TARZLARI FARKLIYDI, CİDDİYDİ

12 Eylül darbesinden dolayı Kuzey Kürdistan’dan yüzlerce Kürt genci Batı Kürdistan’a gelmişti. Rojava’da birçok parti vardı ama Başkan Apo’nun gelmesi ardından kısa sürede PKK ismi halk içinde dağıldı, geniş kitlelere açıldı. PKK daha sadece üç yıldır kurulmuştu ama yeni olmasına rağmen halk içinde yayıldı. Çünkü PKK’li arkadaşların eylem ve çalışma tarzı farklıydı. Ciddiyetle çalışıyorlardı.

37 YIL ÖNCE ŞAM’DA TANIŞTIM

Başkan Apo’yu ilk defa 37 yıl önce Şam’da gördüm. Bu benim için büyük bir onurdu. Yanımda bir arkadaşım daha vardı. Gördükten sonra arkadaşlarıma ve partimin başkanına ‘Bu genç ciddi bir gençtir ve hedefine büyük işler koymuş’ dedim. Bir buçuk saatlik görüşmemizde, Başkan bende bu algıyı oluşturdu. Büyük işler başaracak ve umut ediyorum ki kazanacaktır’ dedim. O koşullarda başarmak gerçekten zordu. Bu nedenle kendi kendime ‘bu insan önüne büyük ve onurlu işler koymuştur, başaracak ama nasıl’ diye de soruyordum.

SONRA DEFALARCA GÖRÜŞTÜM

Daha sonra da birçok defa Şam ve çevresinde görüşme fırsatım oldu. Her yeni görüşmemizde ciddiyetinin arttığını görüyordum. Aynı zamanda parti daha büyümüş ve genişlemiş oluyordu. Binlerce genç kadın ve erkek katılıyordu.

KENDİSİ VE İLİŞKİLERİ ÇOK SADEYDİ

Ciddiyet kadar belirgin bir özelliği de sadelikti. Tanımasaydınız, bilmeseydiniz, Başkan olduğunu anlayamazdınız. Hemen her gerilla nasılsa öyleydi. Arkadaşların arasındaydı ve gidip geliyordu. Böyle kendine resmi bakan bir başkan gibi değildi. Elbiselerine kadar çok sadeydi. Bireysel hiçbir şey yoktu. Gençlerle, kadınlarla, gerillalarla ilişkileri çok sadeydi.

KÜRTLÜK BİLİNCİ ÇOK GÜÇLÜYDÜ

Başkan, Kürtlerin birbirleriyle aralarında anlaşmazlık ve çatışmalar olsun istemezdi. Kürtler için birçok şeyi kabul ederdi. Kürtler arasında anlaşmazlık çatışma çıkmasın diye partisi zorlansa da fedakârlık yapardı. Başkanda hem Kürtlük bilinci hem de insanlık bilinci çok güçlüydü.

DEVRİMİN ÖNÜNDE ENGEL OLMASINLAR

PKK ve KUK arasındaki çatışmanın durması için 1985’te dört parça Kürdistan’dan 17 partinin oluşturduğu 4 kişilik komitede yer aldım. Gidip Başkan ile görüştük. Başkan ‘Anlaşmazlık bitecek. Bunlardan istediğimiz sadece şudur; devrimin önünde engel oluşturmasınlar. Devrimin sorumluluğunu omuzlamışız. KUK ve diğer partiler bizlere destek olsunlar’ diye konuştu. Başkan karar verdi ve anlaşmazlık durdu.

ROJAVA’DAKİ PARTİLERİ DE ÖNEMSERDİ

Rojava’daki partileri de önemserdi. Bana, ‘Salih Arkadaş isteğimiz odur ki; partilerimiz birbirine yakın olsunlar. Birbirlerine sahip çıksınlar, birlik olsunlar. En çok birliğe ihtiyacımız var’ derdi. Başûrê Kurdistan’daki partilerle de arası bu şekilde iyiydi. Burada çıkan anlaşmazlıklar ve çelişkileri de çözmek, birliklerini sağlamak için yardımcı olurdu. Kürtlerin arasındaki anlaşmazlık ve çelişkilerin azalması için uğraşırdı.

TEHLİKELERİN FARKINDAYDI

Temmuz 1998’de Şam çevresindeki Guta’da görüştük. Yaklaşık üç saat orada kaldım ve yüzlerce kadın - erkek toplanmışlardı. Başkan bir kitap okuyordu, okumayı çok seviyordu. ‘Salih Arkadaş benim problemim şu ki okumayı çok sevmeme rağmen yeterli zamanım yok, 24 saat bana yetmiyor’ dedi. Durumunun nasıl olduğunu sorduğumda, birçok zorluğun olduğunu fakat ne olursa olsun bu zorlukları aşmamız gerektiğini söyledi. Başkan, o zaman Türkiye ve Amerika’nın Hafız Esad ve Suriye rejimine baskı yaptığını fark etmişti. Bu yüzden zorlukların olduğunu, bunlarla mücadele edilmesi ve sabredilmesi gerektiğini söyledi. Moral ve motivasyonu yüksekti. Başkan aslında her zaman moralliydi. Sorunlar varken de morali yüksekti. 98’de son görüşmemizde aslında ciddi bir baskının olduğunun ve tehlikelerin farkındaydı.

ADADAKİ DİRENİŞİ TEK BAŞINA KAHRAMANLIKTIR

Başkan’ın esareti, iki ay sonra esareti 20 yılı dolduracak. Dünyada 20 yıl boyunca denizin ortasında bir adada kalan ama buna rağmen günden güne güçlenen bir başka Önder yoktur. İmralı’da geçen 20 yıl, 100 yıla bedeldir. Başkan’ın durumu Nelson Mandela gibi tarihe geçmiş diğer halk önderlerinin hepsinden farklıdır. İnsanlık ruhundan uzak vahşi bir devletin elindedir. Adada direnmesi, tek başına büyük bir kahramanlık örneğidir. Halkımız ve tüm dünya halkları bilmelidir ki; bu durum karşısında ancak saygıyla eğilmeliyiz.

HEPİMİZ LEYLA GÜVEN’LEYİZ

Şu anda da Avrupa ve dünyada her yerde açlık grevleri yayılıyor. Bakur, Rojava, Rojhilat ve Başûr’da herkes Başkan Apo için eylemdedir. Türk devleti kaybedecek ve yenilecektir. Faşist Türk devleti kazanamayacak. Başkan Apo’nun projesi kazanacak. Arkadaşımız Leyla Güven’in eylemi önünde saygıyla eğiliyor, desteklediğimizi belirtiyoruz. ‘Kadınlar ve bütün halk seninledir, hepimiz senin yanındayız, çok yaşa Leyla’ diyoruz.