'Türk devleti Efrîn'de savaş suçu işlemeye devam ediyor'

Türk devletinin işgal ettiği Efrîn'de savaş suçu işlemeye devam ettiğini belirten Av. Mihemmed Xelil, yaşanan savaş suçlarını belgelediklerini ve uluslararası kurumlara ilettiklerini belirtti.

Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgal ettiği Efrîn'de yaşanan insanlık suçlarına her gün bir yenisi ekleniyor. Hırsızlık, talan, işkence ve insan kaçırmalarının devam ettiği Efrîn'de bugüne kadar yüzlerce kişi katledildi.

Türk devletinin işgalinin ardından Efrîn halkı ile birlikte Efrîn’den çıkmak zorunda kalan ve Şêrewa bölgesinde Türk devleti çetelerine esir düşen Efrîn İnsan Hakları Derneği eşbaşkanı avukat Mihemmed Xelil, Türk devletinin işgalini ve esir düştüğünde yaşadıklarını ANF'ye anlattı. Suriye'de iç savaşın başladığı dönemde Efrîn’in Suriye'deki tüm mültecilere koruma alanı olduğuna dikkat çeken avukat Mihemmed Xelil, yurttaşların kendi topraklarını korumak için savunma hakkını kullandıklarını belirtti.

SURİYE HALKI SAVAŞ DÖNEMİNDE SAVUNMASIZ KALDI

Savaşın başlamasının ardından Süriye'de birçok hak ihlali yaşandığını belirten Av. Xelil devletin saldırılar sırasında halkını koruyamadığını kaydetti. Efrîn'de ise halkın yıllarca toprağını savunmak için hem askeri hem de siyasi olarak örgütlendiğini söyleyen Av. Xelil, "Efrîn, Suriye'deki bu karışıklık döneminde topraklarından edinilen birçok mülteci için bir korunma haline geldi. Birçok mülteci bu alana sığındı.

Biz de insan hakları derneği olarak bu durumu izlemek için bölgeye geldik. Efrîn bölgesinde yıllardır Efrîn'e sığınan Suriyeli mültecilerin durumunu izliyorduk. Türk devletinin Efrîn üzerindeki tehditlerinin olduğu süreçlerde biz dernek olarak bunun bir işgal saldırısına dönüşmemesi için çaba sarf ettik. Fakat, Suriye rejimi de dahil, Tüm uluslararası devletler ve güçler Türkiye'nin Efrîn üzerine bu denli bir saldırı gerçekleştirmesine izin verdiler" diye konuştu.

YAŞANAN İNSANLIK SUÇLARI BELGELENDİ

Suriye'de bulunan bazı devlet ve güçlerin desteğiyle Efrîn'in işgal edildiğine dikkat çeken Xelil Efrîn işgali sırasında yaşanan insanlık suçlarını şöyle anlattı: "Bu bölgede çok sayıda insan hakları ihlal edildi, savaş suçu işlendi, Türk devleti tarafından. Bu saldırılarda sivil yerler hep hedef alındı. İçme suyu ve elektrik merkezleri hedef alındı. Halka ait yerler talan edildi. Selefi fikrini bölge üzerinde şart koştular. Siviller katledildi, Avrin hastanesine saldırıldı. Yine sivillerin bulunduğu bölgelere klor gazı atıldı. Tüm bunlar Cenevre anlaşmasına göre bir savaş suçudur."

İnsan hakları derneği olarak yaşanan savaş suçlarını tespit etmek için 7 komite oluşturduklarını vurgulayan Xelil, uluslararası insan hakları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) için işlenen suçlara dair raporlar ve belgeler hazırladıklarını ifade etti. Raporları ve belgeleri gerekli kurumlara teslim ettiklerini söyleyen Xelil, 1 milyona yakın insanın can güvenliği olmamasından kaynaklı Efrîn'den göç ederek Şehba ve Şêrewa alanlarına gitmek zorunda kaldıklarını hatırlattı.

'14 GÜN BOYUNCA YER ALTINDA BİR HAPİSHANEDE BIRAKILDIK'

İnsan hakları savunucuları ve aktivistler olarak halkla birlikte Efrîn'den çıkıp Şêrewa ilçesine geçmek zorunda kaldıklarını söyleyen Av. Xelil devamla şunları belirtti: "Türk devletinin gelip Şêrewa bölgesini de işgal edeceğini tahmin etmiyorduk. Bize saldırıp, ateş ettiler ben yaralandım. Beni alıp İdlib’e götürdüler. Orada yer altında bulunan hastane gibi bir yerde beni ameliyat ettiler. Ameliyattan sonra beni bir cezaevine götürdüler. Cezaevi de yer altındaydı. 14 gün orada kaldıktan sonra gözlerimi bağlayarak soruşturmaya götürdüler.

Soruşturmada benim, Şêxmeqsut’ta avukat olduğumu, ayrıca asayişte soruşturma komisyonunda yer aldığımı, Efrîn’de insan hakları derneğinin eş başkanı olduğumu ve bu süreçlerde Türk devletinin aleyhine çok sayıda basınla röportajlar yaptığımı söylediler. Yine Mısır gazetesi olan Caryusif gazetesine verdiğim demeçte Türkiye’yi işgalci olarak değerlendirdiğimi söylediler."

2018 YILINDA SURİYE'DE 20 AKTİVİST VE GAZETECİ HAYATINI KAYBETTİ

Soruşturmanın ardından tekrar cezaevine götürüldüklerini belirten Av. Xelil, sürekli insanların işkencedeki çığlıklarını duyduklarını ifade etti. Cezaevinde işkence altında insanların itirafçı olmaya zorlandığına değinen Av. Xelil, "Her şey yasaktı, sürekli bizi tehdit ediyorlardı. Bize, ‘Siz Suriye rejiminin taraftarısınız. Siz Suriye devrimine karşısınız’ diyorlardı. Bizler de Suriye'nin bir parçası olarak kendimizi saldırılara karşı örgütleyip, bölgelerimizi koruduk diyorduk. Ben iki ay hapishanede kaldım. Bu süreç içerisinde büyük zorluklar yaşadık. Her gün beni Türkiye devletine vermekle tehdit ediyorlardı" dedi.

Gerçekleri ortaya çıkaran gazeteci ve aktivistlerin sürekli hedef alındığının altını çizen Av. Xelil, 2018 yılında yaklaşık 20 insan hakları aktivisti ve basın çalışanının katledildiğini vurguladı. Cezaevinde yaşadığı işkencelerin ardından bilinmeyen bir bölgeye bırakıldığını söyleyen Av. Xelil, Şêrewa'dan bir sivilin gelip kendisini kurtardığını kaydetti.

EFRÎN HALKI BİRLİĞİNİ VE ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ KORUMAYA DEVAM EDİYOR

Bacağında bulunan demire rağmen 4 km boyunca sürünerek ilerlediğini belirten Xelil son olarak şunları vurguladı: "Şimdiye kadar saldırı ve göç koşullarında yaşayan halkımız, ilk kez kendi sistemine ve kendi önderine sahip. Tüm zorluklara, fakirliğe ve saldırılara rağmen halkımız hala kendi birliğini korumaya devam ediyor. Hala binlerce insan kendi hakları için yürüyüşler düzenliyor.

Çünkü, bu halk kendi gücüne ve özgürlüğüne, önderine, Efrîn'in özgürleştirme hedefine inanıyor ve güveniyor. Bizler Suriye'nin bir parçası olarak Suriye ve Kuzey Suriye'de Suriye'nin bütünlüğünü korumuşuz. Ancak, bizim siyasi, kültürel ve toplumsal haklarımız vardır. Halkın siyasi iradeye sahip olma hakkı vardır. Ve bu siyasi iradesiyle, Suriye'deki tüm halklarla birlikte bir Suriye ulusal kongrenin gerçekleştirilmesi, yaşanan kaosun askeri değil siyasi yollarla çözülmesi gerekiyor."