Türk devletinin kültürel ve tarih soykırımı ele alındı

Qamişlo’nun Amûde kentinde düzenlenen “Uluslararası Efrîn’de Demografik Değişim ve Etnik Temizlik Forumu”nda Efrîn’deki tarih ve kültürel soykırım üzerinde duruldu.

“Tarih ve Kültürel Soykırım” başlıklı üçüncü oturumda Cewad Kazim El-Beydanî, Ehmed Sîno ve İlyas Silêman birer sunum yaptı.

Oturumda söz alan Ehmed Sîno, şöyle konuştu:

“Türk devletinin kuruluşu saldırmak, öldürmek ve çevresini işgal etmek üzerine kurulmuştur. Sabit bir siyaset uygulayan Türk devleti, hırsızlık, talan, yıkım, katliam ve halklar üzerinde zorla göç ettirme ve soykırım üzerine kurulmuştur. Bu uygulamalarını meşru gören Türk devleti, yaptıklarını da kendince bir çeşit ‘cihat’ olarak adlandırmaktadır. İzlenen bu siyaset halklar ve bileşenler üzerinde yürütülen Türkleştirme politikasıyla bir hükme vardırıldı. Türkleştirme politikaları, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana devam etmektedir. Her ne kadar hükümetler değişse de Türk devleti özünde aynı olan bu politikasını farklı biçimlerde uygulayagelmiştir.”

Türk devleti tarafından gerçekleştirilen etnik soykırımlara da dikkat çeken Sîno 1915’de Ermenilere yönelik soykırımda çocuk, hasta ve yaşlı gözetmeksizin insanların katledildiğini belirtti. Asuriler, Süryaniler ve Ezidilere yönelik soykırımlarda milyonlarca insanın vahşice katledildiğini belirten Sîno, Osmanlı döneminde Ezidilerin 73. ferman yaşadığını söyledi ve şu bilgileri paylaştı:

“Osmanlı döneminde Ezidiler 73 ferman yaşadı. Mehmet Reşit Paşa, Şengal’e düzenlediği seferinde kenti tamamen yıktı. Hafız Paşa da düzenlediği seferinde 900’den fazla Ezidiyi katletmiş, 600 erkeği esir almıştı. Kadınları ve çocukları ise Musul ve çevredeki pazarlarda köle olarak satmıştı. Ezidi toplumu, kendilerine uygulanan politika yüzünden Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Ermenistan, Almanya ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerine göç etmek zorunda kalmıştır.

14 Temmuz 2007’de terörist gruplar Irak’taki Ezidilere yönelik büyük bir saldırı gerçekleştirmiş ve 800 kişi katledilmiştir. 2014 yılında Musul’un DAİŞ örgütü tarafından düşürülmesinden sonra Türk devleti, teröristlerin Irak ve Suriye’ye geçişlerine izin vermiştir. Bunun sonucunda da DAİŞ, Şengal’e yönelik büyük bir saldırı gerçekleştirilmiş, binlerce kişi katledilmiş ve kaçırılmıştır.”

Türk devletinin de cumhuriyet tarihi boyunca Kürt halkını soykırımdan geçirdiğini Sîno sözlerine ekledi.

“Türkiye etnik soykırım ve demografi değiştirme politikalarını sürdürüyor. Suriye’deki özgürlükçü demokrat güçleri hedef alan Türk devleti, bölgenin kadim halkının yerine kendi yanlılarını işgal ettiği yerlere yerleştirmektedir. Efrîn’e saldırıların devam ettiği 23-25 Ocak 2018 tarihlerinde 12 bin sivil göç ettirildi. 24 Ocak’ta Celemê köyü tamamen boşaltıldı, Efrîn çevresinde 200 binden fazla insan göç ettirildi. Saldırıların başlamasından 15 gün sonra Gutalı 50 aile Efrîn’in batısındaki Cindirês bölgesine, 15 aile Qetmê köyüne yerleştirilirken, Xirbe Şeran bölgesine de Humus ve Hamalı 80 aile yerleştirildi. El Hemzat grubu, Xelîlkayê köyünde halkı zorla göç ettirerek yerlerine Dumalı 2 bin aileyi yerleştirmiştir” diyen Sîno, kutsal mekanların da yıkılıp yağmalandığını sözlerine ekledi. Türk devletinin bir doğa katliamı da yaptığını vurgulayan Sîno, “Efrîn ormanları yakılıp kesildi. Hemam köyünde bin 500 zeytin ağacı kesildi, 25 binden fazla ağaç Türkiye sınırına dahil edildi. Xorina köyünde de en az bin, Edama köyünde 2 bin 500 ağaç yakıldı. çiftçilere de kendi zeytinliklerinde çalışabilmeleri için ağaç başına bin 500 Suriye Lirası bedel ödemeleri kararı dayatıldı” dedi.

Silêman İlyas ise Türk devletinin Efrîn’de halkların kültürel ve tarihi kimliğini hedef alması sonucu UNESCO dünya mirası listesinde yer alan tarihi yapıların da aralarında bulunduğu çok sayıda tarihi mekan zarar gördüğünü belirtildi.

XELÎL: ULUSLARARASI GÜVENLİK TEHLİKEYE ATILIYOR

QSD Genel İlişkiler Sorumlusu Rêdûr Xelîl, forum yapılırken de Türk ordusu ve desteklediği çetelerin Efrîn halkına yönelik suç işlemeye devam ettiğini söyledi.

“Birçok medya organı ve hak savunucusu, Türkiye’nin Efrîn işgali için getirdiği terörist örgütlerin bölge halkına yaptıklarını belgeledi” diyen Xelil, bu durumun sadece Türkiye’ye değil, Suriye, bölge ve uluslararası alanda güvenliği tehlikeye attığını da kaydetti.

UMER: ROJAVA EN ÇOK İŞ İMKANI YARATAN BÖLGE OLDU

Ekonomi uzmanı ise yaptığı konuşmada “Hükümete bağlı ekonomi kurumları ile ilgili kanun ve çalışmaların işlevsiz kalmasıyla ülkede artık yasadışı ekonomi ön plana çıkmaya başladı” dedi.

Suriye rejiminin egemenliği altındaki bölgelerde hizmet çalışmaları ekonomik altyapının gerilediğini söyleyen Umer şöyle konuştu: “Çete ve silahlı grupların işgali altındaki bölgelerde ise ekonomi dış ve komşu devletlere bağlandı. Bölgedeki kriz ve ekonomik altyapının çökmesiyle de artık hırsızlık ve talan baş göstermeye başladı.”

Rojava başta olmak üzere Kuzey Suriye’deki ekonomik duruma ilişkin konuşan Umer, “Bu bölgede 2012 yılından sonra ekonomik durum diğer bölgelere göre daha iyiydi. Çünkü ekonomi ile ilgilenecek kurumlar olduğu gibi bu kurumlara güven de yüksek bir orandaydı. Demokratik Özerk Yönetimler, devlet kurumlarının bölgeden çıkarılmasıyla yeni bir ekonomik sistem kurdu. İlerleyen süreçte de önceki yıllarda yaşanan eksikliklerin tekrarlanmaması için kimi düzeltmelere gidildi ve belli oranda gelişme de sağlandı. Bu bölgeler artık sadece bölge sakinleri için değil savaş nedeniyle göç eden tüm Suriye halkları için en güvenli alan oldu” dedi.

Efrîn’de ise 2012 yılından itibaren ekonomi, hizmet ve yaşamsal koşulların iyileştirilmesi için çok önemli adımların atıldığını vurgulayan Umer, kentte işsizlik, göç ve pazar alanlarındaki zayıflığın giderilmesi için önemli projelere imza atıldığını belirtti. Umer, Efrîn’deki doğal abluka, çete gruplarının saldırıları ve imkansızlıklara rağmen halkın öz gücüyle büyük bir ekonomik sistem yaratabildiğini söyledi.

Demokratik Özerk Yönetimin bölgedeki binlerce kişiye Suriye’nin diğer alanlarından çok daha iyi bir fon karşılığı iş imkanı yaratabildiğini de dile getiren Umer, “Kentte sadece 5 yıl içerisinde binlerce ekonomik proje geliştirildi. Efrîn kantonu abluka ve saldırılara rağmen yürütülen çalışmalarla artık bölgenin ekonomi merkezi haline geldi” dedi.

Derazor Sivil Meclisi Eşbaşkanı ve ekonomi uzmanı Xesan El-Yûsif, Efrîn’deki ekonomik gelişimin önemine dikkat çekti. Türk devletinin kentin ekonomik altyapısının ardından saldırılarını artık etnik soykırım düzeyine çıkardığını belirten El-Yûsif, bölgedeki ekonomiye ilişkin alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

1 – Avrupa’nın her ülkesinde imkanlar doğrultusunda yardım sandığı kurulmalıdır. Bu sandıklar, Efrîn’den çıkmak zorunda kalarak kamplara yerleşen sivillere yardım için çalışmalıdır.

2-Bölgedeki etnik, mezhepsel ve kültürel soykırım saldırıları ile demografik yapıyı değiştirme politikalarını belgeleyecek resmi bir kurum kurulmalıdır. Bu kurum, alanlarında uzman ve farklı diller bilen akademisyenlerden oluşmalıdır.

3- Bölgedeki eğitim seviyesinin düşmesini engellenmesi amacıyla kentten göç eden öğrenciler eğitime teşvik etmeli.

4- Kent ve bölgede büyük bir ısrarla kalmaya devam eden halk, üretimlerini sürdürmelidir.

5-Son olarak etnik, dini ve demografik yapıyı değiştirme politikalarına karşı ciddi bir şekilde Kürt halkının yanında durulmalıdır.”

İslami Araştırmalar Uzmanı Prof. Dr. Murşid Maşûq Xiznewî ise internet üzerinden bağlanarak konferansa katıldı. Türk devletinin kentte din adı altında gerçekleştirdiği saldırılara ilişkin bir video kaydı izleten Xiznewî, Türk devletinin işgali altında bulunan tüm alanlarda tarih boyunca etnik ve kültürel kıyımların gerçekleştirildiğini belirtti.

Xiznewî, Türkiye’nin bölge halkını kandırmak ve asimile edebilmek için İslam dinini kullandığını söyledi.

YARIN DEVAM EDECEK

Uluslararası Efrîn’de Demografik Değişim ve Etnik Temizlik Forumu’nun ikinci gün çalışmaları, Türk devletinin Efrîn’deki hak ihlallerine ilişkin bir belgesel gösterimiyle sona erdi.

Uluslararası Efrîn’de Demografik Değişim ve Etnik Temizlik Forumu’nun ikinci gün çalışmaları, soykırım saldırılarının askeri, tarihi ve ekonomik boyutlarının tartışıldığı ikinci ve üçüncü oturumları ile sona erdi. İkinci gün çalışmalarının sonunda Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan Efrîn’deki hak ihlallerine ilişkin belgesel gösterimi yapıldı.

Belgeselde, kentteki soykırım saldırılarının canlı tanıkları aktarımlarda bulundu.

Forum, yarın sabah saatlerinde devam edecek.