Çakır: Maden işçileri kendi özgücünün farkına varıp örgütlenmeli!

Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Gökay Çakır, sadece katliamlarda hatırlanan maden işçilerinin kendi özgücünün farkına varıp örgütlenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Eğer birlik olursak bütün işçi sınıfı kazanır” dedi.

4 Aralık Dünya Madenciler Günü Türkiye’de kâr hırsı nedeniyle 42 maden işçisinin göz göre göre ölüme gönderildiği Amasra’daki katliamın gölgesinde karşılanıyor. Soma, Ermenek, Bartın… Art arda meydana gelen iş cinayetlerine rağmen iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmayan, hiçbir denetleme yapılmayan madenlerde ateş düştüğü yeri yakmaya devam ediyor.

4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla konuştuğumuz Bağımsız Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, madenciler gününün gerçek anlamda örgütlenip haklarını alabildikleri gün kutlanacağını söyledi.

SERMAYE, SİYASET, SENDİKA ÜÇ S’Lİ SÖMÜRÜ DÜZENİ!

Kendisi de maden işçiliğinden gelen Çakır, Türkiye’de maalesef madencilerin sömürülmeye alıştırıldığını belirterek, sendika olarak bu durumu aşmak için ellerinden ne geliyorsa yaptıklarını vurguladı. Çok riskli ve ağır koşullarda çalışan madencilerin sorunlarının ve dertlerinin hiç bitmediğini kaydeden Çakır, “Sermaye, siyaset ve konfederasyona bağlı sendikalar birlik olmuşlar, işçileri sömürmeye devam ediyorlar” dedi. Bağımsız Maden-İş Sendikası’nın da öneminin burada ortaya çıktığını dile getiren Çakır, işçilerin bu sömürü çarkından çıkmaları ve alın terlerinin hakkını almaları için yıllardır mücadele ettiklerini hatırlattı.

SENDİKA ÜYELERİ İSTİFAYA ZORLANIYOR

Soma’dan Ermenek’e bugüne kadar örgütlenmenin önüne konulan engelleri aşa aşa ilerlediklerini anlatan Çakır, sendikal faaliyet yürüttüğü gerekçesiyle atılan üyeleri için 7 gündür Özyeğin Holding Fiba Enerji’ye bağlı Polyak Madencilik önünde direnişte olduklarını hatırlattı. 6356 sayılı Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda dayatılan yüzde 1’lik barajı aşmak üzereyken, işveren, sendika, siyaset üçlüsü tarafından engellenmeye çalışıldıklarını aktardı.

Baskının geldiği noktayı, “Sendikamıza üye olan işçileri istifa ettirmek için ailelerini bile arayıp tehdit ediyorlar” diye özetleyen Çakır, şunları kaydetti: “Zaten önümüzde 6356 sayılı yasa ile set kurmuşlar, duvardan tuğla örmüşler. Bu yasaya göre, bir sendikanın Toplu İş Sözleşmesi’ni (TİS) imzalayabilmesi için öncelikle kurulu bulunduğu iş kolunda yüzde 1 barajını aşması lazım. Daha sonra örgütlendiği herhangi bir iş yerinde o iş yeri işletme ise yüzde 40+1, tek iş yeri ise 50+1 çoğunluğu sağlamak zorunda. Engel ilk etapta orada başlıyor. Şimdi Kütahya’da 300-500 kişilik ocak var, Çorum’da 1000 kişilik ocak var; eğer önümüzde yüzde 1’lik baraj olmasa orada örgütlenip TİS’e gireriz, işçinin hakkını işçiye teslim ederiz. Ama şimdi Türkiye barajı var karşımızda. İşçiye zaten durmaksın mobbing yapıyorlar, ‘Bağımsız Maden-İş’ e geçersen seni işten atarız’ diye tehdit ediyorlar. Ama her şeye rağmen işçilerin hakkını teslim etmek için her koşulda o barajı aşacağız.”

SIRA EMEKLİLİKTEKİ ÇİFTE STANDARDI AŞMAKTA

Ankara’ya yaptıkları yürüyüşle Soma Kömür İşletmeleri ve Uyar Madencilik’te işçilerin gasp edilen tazminat haklarını, Ermenek’te Seba ve Cenne Ocakları’nda işçilerin ücretlerini geri alan ve birçok madende sorunu çözen Bağımsız Maden-İş Sendikası şimdi de madencilere dayatılan sefalet emekliliğinin yasa düzenlemesiyle artırılması için mücadele ediyor. Emeklilik konusundaki sürecin devam ettiğini anlatan Çakır, kendisinin de bu çifte standardın mağduru olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de yeraltı maden işletmelerinde çalışan işçiler iki asgari ücret maaş alırken, emeklilikte bu ücretin çok düştüğünü belirten Çakır, “Ben 22 yıl özel maden işletmesinde çalıştım ama 5.200 TL emeklilik maaşı alıyorum. Ancak benimle aynı dönemde kamuya bağlı ocakta çalışan arkadaşım 13.000 TL emeklilik alıyor. İşte bu ayrımcılığı ortadan kaldırmak için de Bağımsız Maden-İş Sendikası mücadele ediyor” dedi.

‘MADENCİ 1 GÜN KENDİNE, 29 GÜN PATRONA ÇALIŞIYOR’

Madencilerin 1 gün kendine, 29 gün patrona çalıştığına işaret eden Çakır, iş cinayeti olduğunda ise bunun ya kader ya fıtrat olarak değerlendirildiğini hatırlattı. Katliam sonrası ailelerin ne durumda bırakıldığına bakılmadığını vurgulayan Çakır, “Gelirler fotoğraf çektirirler, iş güvenliğinden söz ederler, sonra unuturlar. Ölen öldüğüyle kalır” diye konuştu.

Türkiye’de sadece katliamlar olduğunda hatırlanan maden işçilerinin özgücünün farkına varıp örgütlenmesi gerektiğinin altını çizen Çakır, şunları kaydetti : “İşçilerin artık bir olup güçlenmesi gerek. Yeni sendikalar kurup kendi alın terlerine sahip çıkmaları lazım. Şu anda en büyük eksik bu. Çok az sayıda alternatif sendika var. Binimiz bir olacağız, birimiz bin olacağız; eğer bu şekilde olursak bütün işçi sınıfı kazanır.”