İsviçre'de iklim aktivistleri sınırları protesto etti

Basel'de çadır kuran iklim aktivistleri, Almanya ve Fransa sınırına yürüdü, ırkçı uygulamaları protesto etti.

İsviçre’nin Basel kentinde 3 Ağustos'tan beri çadır kurup çeşitli etkinlikler yapan iklim aktivistleri ( No Borders Klimacamp), Almanya ve Fransa sınırına yürüdü.

İklim adaleti, göç ve göçmenlik sorunları üzerine sınırların açılması talebiyle iklim aktivistleri tarafından Basel kentindeki Keserne alanında Almanya İsviçre sınırına bir yürüyüş gerçekleştirildi. Sınırın hemen yanında bulunan Basel 50. yıl mülteci kampının önünde oturma eylemi yapan göstericilere geri gönderme kampında tutulan göçmenler de sloganlarla destek verdi.

Basel’in Keserne Alanında bir araya gelen aktivistler burada bir açıklama yaptılar. Açıklamada, sınırlar nedeniyle çok sayıda insanın yaşamını yitirdiğine dikkat çekildi. Birçok dilde okunan açıklamada İsviçre iltica sisteminin sürekli olarak zorlaştırıldığına dikkat çekilerek, “İsviçre iltica sistemi sürekli olarak zorlaştırılmaktadır. İsviçre'nin insanlık karşıtı sığınma politikasına dikkat çekmek istiyoruz. İsviçre iltica politikasının temel amacı, yardım arayan insanlara koruma ve onurlu bir yaşam sağlamak değil, onlardan mümkün olduğunca çabuk kurtulmaktır. İsviçre’nin iltica politikasının tarihi, ancak Avrupa'nın ırkçı göç politikası bağlamında anlaşılabilecek bir yıldırma ve baskı tarihidir. Kaçak durumdaki insanların hayati risklere, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmaya devam etmesini istemiyoruz” denildi.

'SINIRLAR İÇİN MİLYAR DOLAR HARCIYORLAR'

Avrupa'nın göçmenlere engel olmak için milyon dolarlar harcadığına vurgu yapılan açıklamada, “Güvenli geçiş yolları bulunmamaktadır ve bu yollar, kendi içine kapanmaya niyetli bir Avrupa'nın çıkarıyla çelişmektedir. Bunun yerine sınır güvenliğini sağlamaya, dikenli tellere ve kendini koruma sistemlerine milyarlarca dolar yatırılmaktadır. İsviçre bu ırkçı sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. İsviçreli seçmenlerin Avrupa sınır koruma ajansı Frontex'e mali ve personel desteğini arttırma yönünde oy kullanması ancak 2022 yılında gerçekleşti. Tüm bu engellere rağmen İsviçre'ye sağ salim ulaşmayı başaranlar, korunma hakkına sahip olmaktan çok uzaktır” denildi.

'SEM HAYATI ÇEKİLMEZ KILIYOR'

İsviçre devletinden kendisine başvuran herkesin isteğini karşılaması istenirken, şunlar belirtildi:

“SEM, insanların İsviçre'de kalışlarını mümkün olduğunca çekilmez hale getirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Bu düşmanca ortamda, sözde 'mülteci statüsü' açıklığa kavuşturulmalıdır. Bizim için bu çok açık: Bir kişinin İsviçre'ye gelmek için tüm engelleri aşmış ve bu süreçte hayatını riske atmış olması, koruma sağlamak için yeterli olmalıdır. Alan yetersizliği, izolasyon ve çoğu zaman umut eksikliği nedeniyle, merkezlerde sadece kamplardaki güvenliklerden kaynaklanmayan bir şiddet ortamı hakimdir. Psikolojik sorunlar ve travmalar ya hiç tedavi edilmiyor ya da yetersiz bir şekilde, çoğu zaman sadece ilaçla tedavi ediliyor. Bu politika öldürüyor. Gerçekleşen ve teşebbüs edilen intiharlar, İsviçre sığınma merkezlerindeki üzücü günlük rutinin bir parçasıdır. Ayrıca bu durum üçüncü şahıslara karşı şiddeti de teşvik etmektedir. Kamplardaki yaşam insanları hasta ve kırılmış hale getiriyor. Biz bunu kabul etmek istemiyoruz."

KAMPIN ÖNÜNDE OTURMA EYLEMİ

Konuşmalardan sonra yürüyüşe başlayan iklim aktivistleri, tramvay yolunda oturma eylemi yaptı. Yere uzanan eylemciler, bir süre yerde bekledikten sonra  sloganlarla tekrar yürüyüşe başladı. Almanya-İsviçre sınırındaki “50 Numara” mülteci kampının önünde ikinci bir oturma eylemi düzenlendi. Fosil atık gemilerine karşı yapılan eylem nedeniyle gözaltına alınan aktivistlerin tutulduğu gözaltı binasında slogan atıldı. Burada çeşitli gösteriler yapılırken eyleme Kürt mülteciler de katıldı. Eylemciler daha sonra Almanya sınırına yürüdü.