COP 25 zorlu müzakerelere sahne olacak

Daha ziyade 2020 yılına hazırlık olarak görülen Madrid’deki COP 25 iklim konferansından beklentiler çok yüksek olsa da atmosferi en çok kirleten ülkelerden ziyade küresel ısınmanın en ağır maliyetini taşıyacak olan küçük ülkelerin çabaları öne çıkıyor.

Dünyada artık sorunlar listesinin başında olan küresel ısınmanın önlenebilmesi için zaman her geçen gün daralırken, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkelerin çözüm arayışları İspanya’nın başkenti Madrid’de devam ediyor. Önümüzdeki yıl İskoçya’nın Glasgow şehrinde düzenlenen BM İklim Konferansı COP 26 öncesinde en önemli etap olan COP 25 dün başladı. Zirveye normal şartlarda Şili ev sahipliği yapacaktı ancak ülkede haftalardır süren halk isyanının da etkisiyle son anda Madrid’de karar kılındı. Tabii zirvenin başkanlığını yine Şili yürütüyor.

15 gün boyunca ülkelerin iklim hedeflerinin yukarıya çekilmesi ve bağlayıcı kararların alınması için müzakerelerin yapılacağı COP 25’te en önemli sorun olarak, ‘atmosferi en çok kirleten’ ülkelerin ikna edilmesi bulunuyor.

IPCC RAPORLARI TEHLİKELİ GİDİŞATA KARŞI UYARIYORDU

Küresel ısınmanın dünya üzerindeki ağır etkilerinin engellenebilmesi için, ısınmanın 19’uncu yüzyıl seviyesine oranla bu yüzyılın sonuna kadar en fazla 1,5 derece ile sınırlandırılmasının artık olmazsa olmaz olduğu biliniyor. Buna ilişkin son rapor BM’ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayınlanmıştı.

2015’teki COP 21 konferansında üzerinde uzlaşılan 1,5 derecelik azami ısınma hedefinin gerçekleştirilememesi halinde yeryüzünde yüz milyonlarca kişiyi yerlerinden edecek ciddi iklimsel değişiklikler kaçınılmaz olacak. IPCC’ye göre, küresel bazdaki sera etkili gaz emisyonlarının artmaya devam ettiğini ve tüm ülkelerin emisyonlarını azaltacak önlemleri acilen harekete geçmeleri önemli.

AZALTMAK YERİNE ARTTIRACAK ENERJİ PROJELERİNE YAITIRM YAPILIYOR

IPCC’ye bağlı iklim uzmanlarını en fazla endişelendiren konuların başında ise, ABD başta olmak üzere birçok ülkenin halen karbondioksit (CO2) başta olmak üzere sera etkili gazların salınımını arttıracak projelerden vazgeçmemesi. ABD’nin yanı sıra 1,5 derece hedefinin zirve metinlerine girmesine karşı çıkan Suudi Arabistan, İran ve Kuveyt gibi ülkeler, aynı zamanda CO2 artışına neden olacak petrol projelerine yatırımlarını arttırıyor. Aslında petrolün yanı sıra Çin ve Almanya gibi ülkelerin enerji üretiminde ağırlık verdiği kömürden de vazgeçilmiş değil.

IPCC’nin raporunda da atılan adımların yetersiz olduğuna vurgu yapılırken, emisyonların her yıl yüzde 1,5 oranında arttığına dikkat çekilmişti. Halen 1,1 derece civarında olan bu ısınma artışının 2030’a kadar 1,5 derecenin altında tutulabilmesi için ise emisyonların yıllık yüzde 7,5 civarında azaltılması gerekiyor. IPCC raporunda, bu ilk hedefin tutturulabilmesi için dünya ülkelerinin vakit kaybetmeden harekete geçmesi gerektiğinin altı çizilmişti.

COP 25’te ülkelerin artık hangi sektörde ne kadar emisyonlarda azaltmaya gideceğini ve bunun için kabul edeceği aksiyon planlarını ortaya koymaları isteniyor.

EMİSYON HEDEFLERİNDE YOKSUL ÜLKLEER DAHA SORUMLU DAVRANIYOR

Bu yılki zirve öncesinde emisyonların azaltılması konusunda en ciddi yaklaşımı ise yoksul ülkeler gösterdi. Zirve vesilesiyle 68 ülke, küresel ısınmaya dair hedeflerini daha yukarı çekme ve emisyonlarını azaltma kararı almıştı. Ancak aralarında Mali, Togo veya Marshall Adaları gibi toplamdaki küresel emisyonların sadece yüzde 8’inden sorumlu olan 68 ülkenin vaatleri tek başına yeterli değil.

KAYIP VE ZARAR MEKANİZMASI NASIL İŞLEYECEK?

COP 25 Zirvesi’nde çözülmesi istenen en önemli sorunlardan biri de emisyonları azaltma hedefini hayata geçirmek isteyen ülkelerin ekonomik zararlarının nasıl temin edileceği. Zira ABD veya Çin gibi büyük ülkeler ekonomik kayıplarını sıfırda tutmak için sanayi ve enerji üretimlerini olduğu gibi sürdürürken, yoksul ülkeler belki de büyümelerinden taviz vermek zorunda kalacak. Bu ise, her yıl on milyarlarca dolarlık zarar edilmesi anlamına geliyor.

Geçtiğimiz yıl Polonya’nın Katowice şehrindeki COP 24 zirvesinde kabul edilen Varşova Uluslararası Kayıp Zarar Mekanizması ile iklim hedeflerini gerçekleştirecek olan yoksul ülkelere destek sunulması planlanıyor. Ancak bu mekanizmanın nasıl finanse edileceği henüz netlik kazanmadı ve ABD gibi ülkeler 2030’a kadar 700 milyar doları bulacak olan giderlerin paylaşılmasına yanaşmıyorlar.

Zirvede müzakere edilecek bir diğer madde de ‘Karbon Piyasaları’ meselesi. COP 24’te kabul edilen bu prensip ile adil bir ticaret sisteminin geliştirilmesi hedefleniyor.