Dersim'de doğa yürüyüşü: Coğrafyamıza sahip çıkalım 

Dersim’in dört mevsimi, doğa güzellikleriyle insanların ilgisini çekmeye devam ediyor. Doğa severler kışın da Dersim doğasının güzelliğine karşı koyamadı.

Etnik, dini, sosyo-politik kimliğiyle, tarihsel ve coğrafik yapısıyla bölgenin özgün bir dokuya sahip kentlerinden biridir Dersim. 

Doğanın her parçasının kutsal kabul edilerek korunduğu Dersim, kutsallarına yönelik barajlar, avcılık, madencilik gibi tehditlere ve dayatmalara karşı verdiği mücadele ile sıklıkla gündeme geliyor. 

Bölgenin oldukça sıcak geçen yaz aylarında serinliğiyle misafirlerini ağırlayan Dersim, kış aylarında da yoğun ilgi görüyor. Birçok coğrafyada ilkbahar ve sonbaharda tercih edilen doğa yürüyüşü, Dersim’de kış aylarında olması dikkat çekiyor. 

'ZİRVEDEKİ İHTİŞAMI YAŞAMAYA DEĞER'

Gruplar halinde yürüyüşe çıktıklarını anlatan Hıdır Çiçek, 20 yıldır bilinç olarak doğa yürüyüşü yapıyor. 

Dersim’de birçok dağda yürüyüşler yaptığını her mevsimin başka güzellikler barındırdığını anlatan Çiçek, "Karda yürümek zordur. İlkbahar ve sonbaharda 3 saatte tamamladığımız parkuru, kış aylarında 7 saatte, iki parkur şeklinde tamamlıyoruz. Bazen karın diz boyunu geçmesi nedeniyle yürümekte zorlanırız. Ben dahil bazı arkadaşlarla yürüyüşü ilk parkurda bırakırız bazen. İçimizden bazı arkadaşlar ise parkuru zor şartlara rağmen tamamlar. Zirvesindeki o ihtişamı, duyguyu yaşamaya değer" şeklinde konuştu. 

'KÜLTÜRÜMÜZDE DOĞAYI KORUMAK VAR'

Bölgenin doğasına dönük saldırılara dikkat çeken Çiçek, "Kültürümüzde doğayı korumak var" diyerek şunları belirtiyor: "Adeta düşmanlık yaparcasına tahripler yaratılıyor. Önce barajlar yapıldı; Keban, Uzunçayır, Pembelik 1, Pembelik 2 barajları yapıldı. Barajların yapılması kar yağışlarında olumsuz etki yarattı ve yağışlar kesildi. Enerji deniliyor. Dersim’de bütün gece ışıkların kapalı oluşu doğayı olumsuz etkilemez ama karın yağmaması, yağışın olmaması olumsuz etkiler. Bu etkiler yıllar sonra da etkisini gösterecektir. Bu da yetmiyor, doğa maden ocaklarıyla tahrip ediliyor. 

'XIZIR'IN KEÇİLERİ KATLEDİLİYOR'

Bizim inancımızda doğayı hayvanları korumak vardır. Avcılık ihalelerinin yapılmasına anlam veremiyoruz. Büyüklerimizin yoksulluk, sefalet ve gelişmemiş bir hukuk, adalet içerisinde ‘Xızır'ın keçileridir’ deyip korudukları dağ keçileri şimdi ihalelerle katlediliyor. Doğayı gezen insanlar doğadaki ekosistemin farkına varır. Doğayı korumanın bilincine varır. Doğa sevgimiz belki de yapılan bu yanlışların verdiği duyguyla doğayı, hayvanları koruma içgüdümüz daha çok artıyor. Bizimle doğa yürüyüşüne çıkan bütün arkadaşlarımızın doğa için yapmayacakları hiçbir şey yoktur.

Dersim’i diğer coğrafyadan ayıran en önemli özelliği; burada insanlar doğayı önemsemiş. Mesela barış yemeklerini Pülümür’de Bağır Dağı’na, Nazimiye’de Hamik Dağı, Ovacık’ta Sultan Dağı veya Bûyer Gölü’ne gitmişler, buralara anlam atfetmişlerdir. Her aşiretin kendine anlam atfettiği bir Düzgün babası, Kal Memisi, Kal Fırat’ı vardır. İnsanların oralarda mum yakmaları, verdikleri sözlerden dönmeleri mümkün değildir. Dersim’in kendine has, kendine özgü bir doğası bir yaşamı ve bir kültürü var. Buraların hepsi insanların yaşamında yeri olmuş ve korunması gerektiği düşüncesindeyim. Doğayı korumak gerekir. Bu bilinç, zorlamayla olmaz; eğitimle, doğayı hissetmekle, tanımakla olur."