Fırat’tan Basra’ya ekolojik kırım -I-

Siyanürlü maden çalışmaları, hem Erzincan/İliç’te hem de Ağrı/Diyadin’de, Basra’ya kadar uzanacak çok geniş ve büyük çevre felaketlerine yol açabilecek boyutta.

Erzincan ve Ağrı’daki siyanürlü maden işletmeleri bölgedeki ekosistem kadar sınırların ötesine varan bir tehlike arz ediyor. 

Fırat’tan Basra Körfezi’ne dek uzanan bu tehlikeyi ele alacağımız dosyamızda öncelikle madenlerin etki edeceği sınırları, etkileri ve zararları anlatmaya çalışacağız. Siyanürlü madenciliğin ne olduğunu ve özellikle Erzincan ile Ağrı’da maden faaliyeti yürüten firmaları da mercek altına alacağımız dosyamızda, Türk devletinin Kurdistan’daki eko-kırım politikasına dikkat çekeceğiz. Son olarak bu doğa talanı hakkında soru ve araştırma önergeleri de veren DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu ile konuşacağız.

Erzincan’ın İliç ilçesinin Çöpler köyü mevkiinde, Anagold Madencilik tarafından işletilen altın madeninde, 21 Haziran 2022’de siyanür içerikli solüsyon taşıyan boru hattında oluşan yırtılma nedeniyle yaklaşık 20 metreküp siyanürlü solüsyon çevreye yayıldı. Şirket, başta bunu saklarken Erzincan Valiliği olaydan üç gün sonra bir basın açıklamasıyla sızıntının nötralize edildiğini ve kontamine toprağın iş makinaları vasıtasıyla temizlenerek İliç sahasına taşındığını duyurdu. Kamuoyunda yükselen tepki üzerine Türk Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, dört gün sonra açıklama yaptı; denetim ekiplerini bölgeye gönderildiğini ve firmaya en üst sınırdan ceza kesildiğini açıkladı. Bakanlık, şirkete 16 milyon 441 bin TL para cezası kesti ve maden sadece üç ay kapalı kaldı.

BAKANLIKTAN ÇED OLUMLU ONAYI

Bu kazanın öncesinde bölgede 2009’dan beri faaliyet gösteren Anagold Madencilik, 2021’de kapasite artırmak istedi. Bunun üzerine Ekim 2021’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kapasite artışı ve ek tesislere ilişkin projeye Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararı verildi. TMMOB ise kararın iptali için dava açtı. Projenin bulunduğu alan, orman, mera ve tarım arazilerini kapsamaktaydı. Kapasite artışı ve ek tesisler yapılması planlanan Çöpler Kompleks Madeni Projesi’nin faaliyette bulunduğu alan, hem orman ve tarım arazileri için hem de yeraltı su kaynaklarıyla yeraltı sularının besleme alanını oluşturduğu Fırat Nehri için tehlike arz ediyordu. Nitekim bu sızıntı da TMMOB’un açtığı davadan sonra yaşanmıştı. Dava gerekçesi olarak şu sunuldu: “2872 sayılı Çevre Kanunu, 6831 sayılı Orman Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 4342 sayılı Mera Kanunu, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 5488 sayılı Tarım Kanunu, ilgili yönetmelikler, uluslararası sözleşmeler ve sair mevzuat ile öngörülen yükümlülüklere, bilimsel gerekler ve teknik esaslar ile kamu yararına aykırılıklar taşıyan dava konusu projelerin iptal edilmesi gerektiği.”

BAKANLIK BUNA RAĞMEN ONAYLADI

Bütün bu yaşananlara rağmen bakanlık, para cezası kestiği şirkete 16 Ağustos 2023’te kapasite artırması için yine onay verdi. Böylelikle bakanlıktan iki defa kapasite artışı onayı alan Anagold Madencilik faaliyet alanını 2,5 kat artırdı. Maden şirketi yaklaşık olarak 2 bin 447 futbol sahası büyüklüğünde bir alanda faaliyet yürütecek. Mera, orman, tarım arazileri ile yeraltı su kaynakları ve Fırat Nehri’ni tehlikeye atan madenin siyanür içeren havuzunun fay hattı üzerinde olması da başka bir tehlikeyi daha ortaya çıkardı. Özelikle 6 Şubat 2023’teki depremlerden sonra deprem önlemlerinin en üst seviyeye çıkarılması gerekirken, siyanür de içeren 66 milyon tonluk kimyasal havuzun deprem sırasında hasar alması durumunda kimyasalların Fırat Nehri’ne karışması söz konusu. Bunun yanı sıra maden sahasının yerleşim yerlerine olan yakınlığı doğrudan başka bir tehlike daha barındırıyor.

DANIŞTAY, TMMOB’U HAKLI BULDU

TMMOB’un açtığı davada genişleme projesiyle ilgili daha önce hazırlanan ilk bilirkişi raporu, bilimsel ve objektif olmadığı eleştirilerine rağmen Erzincan İdare Mahkemesi tarafından yeterli kabul edilerek TMMOB’un açtığı dava reddedilmişti. TMMOB tarafından karara itiraz edildi. Danıştay 6. Dairesi, itirazları haklı bularak yeniden keşif incelemesi yapılmasına ve bilirkişi heyetinin değiştirilmesine karar verdi.

722 KİLOMETRELİK BİR TAHRİBAT ALANI

Bölgede başka bir siyanürlü maden arama çalışması da Koza Altın İşletmelerinin, Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Mollakara köyünde altın rezervi tespit ettiğini duyurmasıyla başladı. Haziran 2021’de, o dönem Sanayi ve Teknoloji Bakanı olan Mustafa Varank, Ağrı’nın Diyadin ilçesindeki Mollakara köyünde 1,2 milyar dolar değerinde 20 ton altın; 2,8 milyon dolar değerinde de 3,5 ton gümüş rezervi tespit edildiğini belirtmiş ve sahada altyapı çalışmalarına başlanacağını açıklamıştı. Firma tarafından alanda gerçekleştirilen sondaj ve karot analizleri sonucunda ise 14,09 milyon ton cevher rezervinin tespit edildiği duyurulmuştu. Bu kapsamda söz konusu bölgede dört adet siyanür havuzu kurulacağı; yüklü, yüksüz, acil durum ve taşkın adı verilen havuzlarda yüzlerce ton tehlikeli kimyasal atık bulunacağı, madende yılda 2 bin 455 ton sodyum siyanür ve halk arasında kostik olarak bilinen sodyum hidroksit de bin 43 ton kullanılacağı belirtildi. Tıpkı Erzincan İliç’teki gibi siyanür kullanılacak bu maden, 722 kilometrelik bir alanı tehdit ediyor. 

TÜM KUZEY KURDİSTAN’I OLUMSUZ ETKİLEYECEK

Bu tehdit, Fırat Nehri’nin en büyük kolu olan Murat Nehri, Zilan Deresi ve yine derenin döküldüğü Van Gölü’nü kadar uzanıyor. Ayrıca 5 ilden geçen, Alparslan 1 Barajı, Alparslan 2 Barajı ve Hidro Elektrik Santrali (HES), Yukarı Kaleköy Barajı ve HES, Aşağı Kaleköy Barajı ve Hibrit GES, Gözeler HES, Beyhan Barajı ve HES olmak üzere birçok baraj bulunan 722 kilometrelik Murat Nehri, Fırat Nehri’ne ve sonrasında Basra Körfezi’ne kadar olan bir alan bir çevre felaketi ile karşı karşıya. Bu bölgedeki siyanürle maden arama çalışmalarının, ayrıca Ağrı, Muş, Elâzığ, Bingöl bölgesini olumsuz etkileyeceği düşünülüyor. Sıralamak gerekirse tahribat Van Gölü, Murat Nehri ve Fırat Nehri gibi su kaynaklarını kirleteceği, dolayısıyla Erzincan, Bingöl, Amed, Malatya, Adıyaman, Antep, Urfa ve Van gibi illerde tüm yaşamı tahrip edeceği biliniyor. Öte yandan Murat Nehri’nin kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya olması sebebiyle maden çalışmalarının su, toprak ve hava kirliliğinin yanı sıra bölgede hem su sorunu hem de tarım alanların yok olmasına yol açacağı düşünülüyor.

 

Devam edecek…