Küresel ısınma: Otomobilde pazar kaybetme endişesi hakim

AB’nin karbondioksit salınımlarını önümüzdeki 10 yılda yüzde 55 azaltma hedefinin krizdeki otomobil sektörü düşünüldüğünde ne kadar gerçekçi olduğu tartışılırken, otomobil üreticilerinin başka kıtalardaki rakiplerine pazar kaptırma endişesi öne çıkıyor.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bugün Avrupa Parlamentosu’nda (AP) birliğin durumuna ilişkin yapacağı konuşmada yeni iklim hedeflerini netleştirecek. Bunlar arasında en önde geleni daha önce kabul edilen 2050 yılında karbondioksit (CO2) salınımlarında ‘nötr’ hale gelinmesi bulunuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından organize edilen 2015’teki COP21 İklim Zirvesi’nde kabul edilen iklim anlaşmasında, küresel ısınmanın bu yüzyılın sonuna kadar en fazla 1,5 ile 2 derece arasında kalması gerektiğinde uzlaşılmıştı. Bunun için de ilk ölçümlerin yapıldığı 1880 yılı öncesi baz alınıyor. Bu hedefin tutturulamaması halinde ısınma artışının etkisiyle büyük iklimsel felaketlerin yaşanması kaçınılmaz olacak.

Daha önce üzerinde uzlaşılan küresel ısınma hedefi olarak AB’nin küresel ısınmaya neden olan gazların başında gelen CO2 salınımlarının 2030’a kadar 1990 düzeyinden yüzde 40 aşağı çekilmesi öne çıkıyordu. Ancak Ursula von der Leyen’in bugün AP’de yapacağı konuşmada bu oranın yüzde 50-55 düzeyine çıkarılması hedefi de var ve bunun AB’deki birçok sektör açısından kabul görülme ya da uygulanabilme ihtimali tartışılıyor.

OTOMOTİV SEKTÖRÜ HEDEFTE

AB’nin CO2 hedeflerinin gerçekleştirilmesi için beklentilerin özellikle otomotiv sektörüne yönelik olması bekleniyor. CO2 salınımlarının artmasında rol oynayan dizel veya diğer fosil yakıtlı motorlarla çalışan otomobiller yerine elektrikli bateri ya da en azından hibrid denilen hem elektrik hem de gerektiğinde fosil yakıta geçebilen araçlar giderek daha öne çıkıyor.

Ancak zaten 1990’lı yıllardan bu yana üretimin birçok aşamasının başka kıtalara kaydırılmasıyla işgücünün önemli oranda azaldığı bu sektörün temiz enerjili araçlara hazır olmadığı biliniyor. AB’nin olası yeni küresel ısınma hedeflerini bu sektörün ne kadar kaldırabileceği tartışmalı. Zira son Covid-19 kriziyle birlikte en fazla yara alan bu sektör, geçtiğimiz yıl da AB’ye iklim konusunda baskı yapmıştı. 2030’a kadar CO2 salınımlarının yüzde 40 azaltılması yerine Alman otomotiv sektörünün ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bastırmasıyla yüzde 37,5 azaltma yönünde pratik hedef konmuştu.

PAZARI BAŞKA KITALARA KAPTIRMA TELAŞI

İklimsel değişikliklere karşı bilinçlenmenin her geçen gün arttığı bir ortamda tüketiciler daha çok bu araçlara yönelecek ve yoğun yakıt tüketimine neden olan yüksek motorlu otomobiller çok daha hızlı bir biçimde gözden düşecekler. Bu olmasa dahi birçok Avrupa kentindeki dizel yasakları, ülkeler ve AB bazında gelecek ek emisyon vergileriyle zaten bu tür araçların zaten alıcı bulması da zorlaşacak.

AB’nin hedeflerine karşı tepkili olan sanayi sektörlerinin başında gelen otomotivde, küresel ısınma hedeflerinin kendilerini doğrudan etkileyecek ve pazar paylarını kaybetmelerine neden olması endişesi hâkim. Zira Avrupa otomotiv sektörü emisyon salınımlarının sıfır olduğu elektrikli otomobillerde halen çok geride geliyor.

ABD firması Tesla’nın yanı sıra Avrupa dışındaki birçok şirket bu alandaki araştırma-geliştirme yatırımlarını arttırırken, Çin, Güney Kore, Japonya ve hatta otomobilde geride gelen birçok diğer ülkenin de öne çıkması söz konusu. Bu durumda da yüzyılı aşkın bir süredir otomobilde öncü olan Avrupa’daki üreticiler çok daha büyük kayıplarına maruz kalabilecekler.

RAKAMLARLA SEKTÖRÜN AB’DEKİ YERİ

Otomotiv sektörü AB için önemli sektörlerin başında geliyor. 2013 yılı itibariyle 12,1 milyonu aşkın kişinin çalıştığı otomotiv sektörünün bu yıl birlikten ayrılan Büyük Britanya da dahil AB’nin toplam işgücündeki payı yüzde 5,8 iken, 2017’de 13,8 milyon çalışanla yüzde 6,1’lik bir paya sahip oldu.

Geçtiğimiz yıl 16,5 milyonu binek otomobili olmak üzere toplam 19 milyonu aşkın aracın üretildiği AB’de toplamda 230 kadar üretim ve asamblaj fabrikası bulunuyor.

EN YOĞUN İŞGÜCÜ ALMANYA’DA

Sektörde önde gelen ve olası Pazar kaybından en çok etkilenecek ülke ise açık ara Almanya. Bu ülkede toplamda 870 bin kadar kişi otomotiv sektöründe çalışırken, Fransa’da 223 bin, Polonya’da 203 bin kadar kişi aktif. 1990’lı ve 2000’li yıllardan itibaren üretimin kaydırılmaya başlandığı Romanya’da ise 185 bin kişi bu sektörde çalışıyor.

Birlik genelinde 300 milyonu aşan bireysel araçların sayısı 2005’e oranla 46 milyon artarken, başka kıtalardan üreticilerin payının artmasından endişe ediliyor. AB’deki üreticilerin dünya pazarındaki payı ise yüzde 20’lerde seyrediyor.

Öte yandan otomotiv sektörünün küresel ısınma hedeflerine ulaşılması için hiç çaba sarf etmediği de söylenemez. 2005 yılından bu yana üretimden kaynaklı emisyon salınımlarının yüzde 35, su kullanımının ise yüzde 44 civarında azaltıldığı tahmin ediliyor.

Ancak yine de tümüyle temiz enerjilerle çalışan otomobillerin yaygınlaşması sağlanmadan küresel ısınma hedeflerine adaptasyon kolay olmayacak.