‘Ormanlar bizim, yakanlar devlettir’

Dersim dernekleri, Alevi örgütleri ile ekoloji aktivistleri, Dersim'de devletin operasyon adı altında ormanların yakmasını Taksim Tünel Meydanı’nda yaptıkları kitlesel basın açıklamasıyla protesto ettiler.

Dersim’de 10 gündür devletin operasyon adı altında ormanların yakmasına en büyük tepki Dersim ve Alevi Dernekleri’nden geldi. Taksim Tünel’den bir araya gelen Dersim dernekleri ve Alevi örgütleri doğa talanına “dur” dedi. Polisin, Tünel’den Galatasaray Meydanı’na yürümek isteyen kitleye izin vermemesi üzerine basın açıklaması tramvay inşaatının sürdüğü Tünel’de yapıldı. Erkeklerin yarı çıplak katıldığı eylemde Dersim’deki doğa talanını resmeden fotoğraflar taşındı. Eylemde, Türkçe ve Kirmançki, “Dersim dört dağ içinde, dört dağ ateş içinde” yazılı pankartların ile “Bu zulme karşı kör, sağır, dilsiz olmak ikrarından dönmektir”, “Eli kanlı doğa katili şirketler Dersim’den defol”, “Ranta, talana, kıyıma Hayır” dövizleri açıldı. Dersimliler hep bir ağızdan, “Ormanlar bizim, yakanlar devlettir”, “Dersim yanıyor öfkemiz büyüyor”, “Dersim’de yanan ciğerimizdir”, “Devlet yaktı, medya sustu”, “Doğayı yakanlar, insanlığı yakıyor”, “Dersim’i yakanlar halka hesap verecek” sloganlarını attı. İstanbul’un dört bir yanında eyleme desteğe gelenler alana sığmadı. Tramvay inşaatının diğer tarafında yerlerini alan yurttaşlar eyleme açtıkları “Dersim yanıyor, doğamız, canlılarımız, ciğerlerimiz kül oluyor” yazılı pankart ile yanan ormanların resimlerini taşıyarak destek verdi. Polis ablukası altında gerçekleşen eylemde, Dersim dernekleri ve Alevi örgütleri adına açıklama Ulaş Yeğin tarafından okundu.

‘ALEVİ HALKI İNANCINDAN KOPARTILMAK İSTENİYOR’

“Biz Dersimliler ve Dersim dostlarının yürekleri yanıyor” diyerek sözlerine başlayan Yeğin, “Daha önce defalarca yaşandığı gibi bir kez daha ormanlarımız yakılarak coğrafyamız yaşanılamaz hale getirilmeye çalışılıyor” dedi. Yeğin, geçmişte olduğu gibi ana akım medya bu felaketi görmezden geldiğini, devletin ise Dersimlilerin kendi imkanları ile yangınları söndürmesinin de engellendiğini vurguladı. Dersim coğrafyasının, “güvenlik” bahanesi ile yapılan ve yapılması planlanan baraj, HES projelerinin tehdidi yetmezmiş gibi bir de artık sistematikleşen orman yangınlarıyla yok edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Yeğin, “Devlet ve rantçı sermaye elbirliği halinde Dersim’i öldürüyorlar. Bu yangınlarla Dersim sadece insanlar için yaşanılamaz hale getirilmekle kalmıyor, Alevi inancı için kutsal sayılan doğası yakıp yıkılarak halk inancından koparılmaya çalışıyor. Bunun yanında hayvanların yaşam alanı ve hakları yok edilerek pek çok endemik bitki türü de zayi ediliyor” diye konuştu.

‘DERSİM HALKI KİMLİĞİNE DE DOĞASINA DA SAHİP ÇIKACAK’

Yeğin, bu kapsamda Pülümür ilçesinde bulunan Meçi, Rabat Tepesi karşısındaki Mezra Köyü, Uzun Evler Mahallesi ve Kaymaz Tepe, Dere Boyu köyü civarı, Hozat’ın Boydaş mevkii ve Ali Boğazı bölgeleri, Dersim’in Nazimiye ilçelerinde ve merkeze bağlı Sarıtaş, Doğantaş mevkileri, keza Ovacık ilçesi ve Elazığ Karakoçan'da çıkartılan bu sistematik orman yangınlarıyla çok yönlü bir felaket yaşandığını vurguladı. Geçmişten günümüze bölgede yaşanan her çatışmanın ya da sürdürülen operasyonların ardından orman yangınları kasten çıkarılarak “terörle mücadele” edildiği ileri sürüldüğüne işaret eden Yeğin, “Dersim halkı, ormanları yakılarak, barajlarla kuşatılarak, siyanürlü altın faaliyetleri geliştirilerek ve köyleri boşaltılarak terbiye edilmek isteniyor. Böylece istiyorlar ki, Dersim yaşanılmaz hale gelsin, insansızlaşsın, çaresizlikten Dersim’de yaşamaya devam edenler de kimliğine, haklarına, doğasına sahip çıkmak yerine boyun eğsin! Ancak boşuna! Dersim halkı hakları yanı sıra doğasını da koruma seferberliğini sürdürecektir. Üstelik sadece kendi doğasını değil, rantçı sermayenin gerçekleştirdiği diğer yağmalara ve tahribatlara karşı da bütün bir Türkiye’nin de doğasını savunacaktır” dedi.

Açıklamanın ardından oturma eylemi yapan kitle hep bir ağızdan, “Dersim dört dağ içinde”, “Dayê Dayê”, “Dersim’de doğan güneş” türkülerini seslendirdiler. 14 Ağustos günü saat 16.00’da İstanbul’dan Dersim’e otobüs kaldıracak olan Dersim dernekleri ve Alevi örgütleri, katılım çağrısı yaptı.

Bizler biliyoruz ki, aynı devlet zihniyeti 1938 katliamının benzerlerini devam ettirmektedir. 1980’lerde yapılan sürgünler ve 1994’lerdeki köy yakmaları ile toprağından koparılan Dersim halkı bugün de ormanları ateşe verilerek zorunlu göçe zorlanmaktadır. Orman bölgesinde yaşamını sürdüren köylülerimizin, ormanlık alana girememesi, ormanlık alanı bir bütün olarak kullanamaması ve yayla yasakları bunun açık örnekleridir. Devletin bu kabul edilemez faşist katliamcı politikalarını şiddetle kınıyor ve faşizme teslim olmayacağımızı açıkça beyan ediyoruz. Halkımızla birlikte mücadelemizi yükselteceğimizi açık yüreklilikle tüm kamuoyuna deklare ediyoruz.

Bu kapsamda bizler, Kazdağları’nda 4 ayrı noktada, keza Antalya’nın Kemer ilçesine bağlı Kuzdere Mahallesinde çıkarılan yangınlara karşı da duyarlılık ve dayanışmamızı iletiyoruz. Çünkü bu yangınların hiçbirinin tesadüfi olmadığını, farklı kimlikli halkların imhası ve doğanın bir kar alanı olarak istismar edilmesinin sonucu olduğunu biliyoruz. Esasen bu yangınlarla ilgili olarak devletin hiçbir kurumunun açıklama yapmaması ve toplumun konuya ilişkin bilgilenmesinin engellenmesi de, bu kıyımlardaki sorumluları göstermektedir. Bu kapsamda bizler, gerilim politikalarının, doğanın tahribinin, inançsal ve etnik asimilasyonun ve operasyoncu siyaset tarzının derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Orman yakmalara, köy boşaltmalara, barajlara, HES’lere, ormanların ev sahibi hayvanların kovulmasına ‘HAYIR’ diyor ve tüm Türkiye halklarını dayanışmaya davet ediyoruz. Çünkü Dersim Türkiye’nin bütünü, geleceğinin aynasıdır.