Tehlike saçan kaya gazı Amed'de de çıkarılıyor

Amed Ekoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Sezgin, 2 yıldır Silvan'da çıkarılan kaya gazının, insanların kemik, sinir ve kas sisteminde kalıcı hasarlara yol açtığını belirtti.

Kaya gazı (Şeyl Gaz) denilen ve üretimi sırasında doğaya çok fazla zarar veren gaz, kayaç diye tabir edilen formasyonların içinde sıkışmış olan bir doğal gazdır. Hidrolik çatlatma adı verilen işlemle kaya katmanlarının içinde kırılmalar üretilerek açığa çıkması sağlanır. Bu çatlatmalarda su basıncı kullanılır. Petrol ve doğal gaz, oluştuğu ana kayayı terk ederek farklı kayaçlar içerisine yerleşir. Ancak bu sırada oluşan petrol veya doğal gazın bir bölümü ana kayada kalır. Sözü edilen kaya gazı oluştuğu ana kayayı terk etmeyen ve oluştuğu kayacın gözeneklerinde kalan petrolden elde edilen gazdır. İlk üretimi, ABD’nin New York eyaletinde 1821 yılında gerçekleştirilmiş ve 1970 yılında endüstriyel ölçekte üretimi sağlanmıştır.

Kürdistan ve Türkiye’de de yıllardır üretimine başlanmış olan kaya gazı, doğaya geri dönüşü olmayan zararlar vermekle kalmayıp, aynı zamanda insan başta olmak üzere tüm canlılarda kalıcı hasarlara yol açmaktadır. Amed’in Silvan ilçesine bağlı Başnik (Bağdere) köyünde de kaya gazı çıkarmak için ilgili şirketler çalışmalar yapmaktadır. Amed Ekoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Sezgin, kaya gazının ne olduğunu, nasıl arandığını, doğaya ve canlılara ne tür zararlar verdiğini ANF’ye değerlendirdi.

FAY HATLARI HAREKETE GEÇEBİLİR

Kaya gazının kayaçlar arasına sıkışan ve doğal gaz familyasından olan bir birikim olduğunu belirten Sezgin, şunları kaydetti: "Genel olarak doğal gaz kalitesinde olmasa da belli bir kalitesi olan bir yakıttır. Bu gazın çıkarılması aşamasında ve çıkarıldıktan sonra da çevre üzerinde oldukça olumsuz sonuçlara sebebiyet verebilecek bir gerçekliği söz konusudur.

Jeolojik boyuttan ele aldığımızda, kaya gazı, kayaların arasında sıkışmışlığından kaynaklı yeraltı kayaçlarını da dizayn etme görevini üstlenmektedir. Bilindiği gibi, Kuzey Kürdistan, Güneydoğu Torosların deprem bölgesinde bulunmaktadır. Kaya gazının rezervlerine baktığımız zaman, Erzurum ve Amed havzasını görüyoruz. Bu iki şehrin dışında Elazığ, Bingöl, Sivas fay hatlarını da harekete geçirebilme ihtimali oldukça yüksektir."

'ÇEVRE KİRLİLİĞİNE NEDEN OLUYOR'

Kaya gazını çıkarabilmek için milyonlarca ton suya ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Sezgin, şöyle devam etti: "Büyük oranda su, 100’ün üzerinde kimyasal madde ile karıştırıldıktan sonra bu kayaçların arasında enjekte edilerek bir reaksiyonun gelişmesi sağlanır. Bu reaksiyon geliştikten sonra kaya gazı açığa çıkarak yeryüzüne yolculuğunu tamamlamış olur.

Bu sistemin beraberinde yatay enjeksiyon ve hidrolik çatlatma yöntemleri kullanılmaktadır. Bu iki yöntemde yeraltı ve yerüstü su kaynaklarına zerk edilen kimyasallarla birlikte bir çevre kirliliğine sebebiyet verecektir. Bu sonuçlar, kaya gazının daha önce çıkarıldığı yerlerde görülmüş sonuçlardır."

KALICI HASTALIKLARA YOL AÇIYOR

Kaya gazının Kürdistan ve Türkiye’deki rezervlerinin büyük bir kısmının Amed’in Silvan ilçesine bağlı Başnik köyünde bulunduğunun tahmin edilmekte olduğunu aktaran Sezgin, konuya ilişkin şu bilgileri verdi: "Bu köyde şu anda şantiye oluşturulmuş haldedir. Arama ve araştırma çalışmaları başlamıştır. Ama uzmanların bu konuyla ilgili yaptıkları bilgilendirmelere göre Türkiye’deki kaya gazı çıkarmak 10 yıllık bir zamana tekabül ediyor.

O zamana kadar yeraltına zerk edilen kimyasallardan dolayı büyük kirlilikler meydana gelecektir. Bu da beraberinde kalıcı sağlık problemlerini getirecektir. Örneğin merkezi sinir sistemi, kas ve kemik sistemleri üzerinde büyük rahatsızlıklara neden olacaktır. Bu, daha önce kaya gazının çıkarıldığı ülkelerde yerel halkların maruz kaldığı en büyük sıkıntılardır."

TÜRK DEVLETİ KAYA GAZINI ÇIKARMAKTA ISRARLI

Yeraltı ve yerüstü kaynaklara ilişkin halkın bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Sezgin, Ekoloji Derneği olarak bu bilgilendirme çalışmalarını yaptıklarını kaydetti. 2 yıllık bir süreç içerisinde defalarca Başnik köyüne gittiklerini ve orada yaşayanlarla toplantılar gerçekleştirerek durumu izah ettiklerini söyleyen Sezgin, "Kaya gazının aranmaya ve çıkarılmaya başlandığı zaman büyük oranda bir toprak ve su kirliliğinin meydana geleceğini kendileriyle paylaştık.

Bu konuda küçük de olsa bir karşı duruş sergilendi ama Türkiye devleti kaya gazını çıkarma konusundaki kararlılığını bir daha gözümüzün önüne sererek gerekli ‘güvenlik önlemlerini’ aldılar. Çalışmalarımız bu minvalde devam etmektedir. Ama şantiyeler kurulmuş AR-GE (Araştırma ve geliştirme) çalışmalarının büyük bir hızla devam etmekte olduğunu görüyoruz" diye konuştu.

‘ORTAK MÜCADELE EDİLMELİ’

Doğanın kirletilmesi, yakılması, talan edilmesi ve yıkılması adına kapitalist modernite ile işlenen devletli sistemlerin ellerinden gelen her şeyi yaptıklarının altını çizen Amed Ekoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Sezgin, şunları söyledi: "Birlikte hareket etmenin yol ve yöntemlerini çok kolay buluyorlar. Amaçları ortak çıkar olduğunda birlikteliklerini geliştirebiliyorlar. Bu nedenle, dünyadaki tüm yerel halklar da ortak mücadelenin yol ve yöntemlerini bulmak zorundalar. Barajlara, orman yangınlarına, kaya gazlarına ve doğamızın ranta açılmaması için birlikte hareket etmeliyiz."