Türkiye bir maden çöplüğüne dönüştürülüyor

Sadece 7 yılda, 77 bin hektardan fazla orman alanı madencilik faaliyetine açılırken 766 yeni maden ihalesi daha yapılacak. HDP’li Murat Çepni bu durumun Türkiye’yi maden çöplüğüne dönüştürdüğünü belirtti.

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından toplam 68 ildeki 766 sahada maden arama ve işletmesi için ihale çalışmaları Ağustos ayında başladı. 2004 yılında çıkan 5177 sayılı Maden Yasası ile Türkiye'de maden sahaları genişletildi. Bugün özellikle Artvin’den Kaz Dağları’na Fatsa’dan Munzur Vadisi’ne kadar tartışılan maden arama çalışmaları özellikle ormanları ve doğayı hedef alıyor.

İlk etapta 2004 yılında 3213 sayılı Maden Yasası büyük oranda değiştirildi. Bu değişiklik kapsamında özellikle orman alanlarında madencilik faaliyetleri başladı. Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği'nin 2005’te yürürlüğe girmesi ile yasa değişikliğinin etkileri daha net yaşandı. 2004’te yapılan değişiklikle madenler yüzde 2 vergi karşılığında yabancı ortaklı ve yerli şirketlere açıldı. Faaliyetlerin Türkiye'de yapılması halinde devlet payı ise yüzde 1’e çekilerek teşvik artırıldı. 2019’da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın açıkladığına göre Türkiye’de toplam: 118 farklı yabancı firmaya ait, 593 maden ruhsatı bulunuyor.

77 BİN ORMAN ALANI MADENCİLİĞE VERİLDİ

Bu faaliyetlerin en büyük zararı ise orman alanlarında yaşandı. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 2012-2018 yılları arasında 65 bin 883 hektar orman, madencilik faaliyetine açıldı. 2019 yılında, madencilik faaliyetlerine açılan 11 bin 398 hektarlık ormanlık alanla birlikte bu sayı 77 bin 281’e çıktı. TEMA Vakfı’nın verilerine göre ise Türkiye’deki toplam 1 milyon 294 bin 335 hektarlık alanın yüzde 41’i aktif ruhsat sahalarına tahsis edilmiş durumda. Bu ruhsatların yüzde 57’si işletme, yüzde 43’ü ise arama ruhsatı statüsünde. Yine TEMA’nın bu raporundaki orana göre orman varlığının yüzde 80’i madencilik yapılabilecek alan olarak belirlenmiş.

Maden Faaliyetleri bu kapsamda sadece ormanları etkilemiyor. Doğrudan su kaynakları da bu düzenlemelerle tahribata açık hale geldi. Maden Yasası’nın değişmesinin ardından ‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği de 31 Aralık 2004 tarihinde tamamıyla değiştirildi. Yönetmelik değişikliği ile mutlak koruma alanı 300 metreden 100 metreye düşürüldü. Bu da içme ve kullanma suyuna 1 km’lik mesafeden ile madencilik faaliyetlerine olanak sağlıyordu. Bu değişikliğe açılan dava ve Danıştay’ın reddetmesiyle yeni değişiklik yapıldı. 100 metre 300’e çıkarıldı fakat kısa mesafeli koruma alanı 900 metreden 700 metreye düşürüldü. Yapılan değişiklikle ‘kayıp’ farklı yollardan telafi edilmiş oldu.

YASA 15 DEFA DEĞİŞTİ, ÇED ARADAN ÇIKARILDI

2004’te çıkan Maden Yasası, bu süreç içerisinde özellikle birçok bölgesel direnişe ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumsuz raporlarına takılan şirketlerin çıkarları doğrultusunda günümüze kadar tam 15 defa daha değiştirildi.

Bunlardan en kritikleri şunlardı: 2011’de değiştirilen ‘İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ ile ÇED olumlu kararı alan işletmeye ayrı bir inceleme yapılmadan ruhsat verilecekti. İşletmelere tek bir ruhsatla tüm tesislerini çalıştırabilme yetkisi verilirken ruhsat verme yetkisi, belediyelerden alınarak il özel idarelerine devredildi. Yine bu kapsamda madencilik yapılacak alanda imar planı ve yapı ruhsatı da aranmayacağı maddesi getirildi.

ÇED engelini aşmak için maden şirketleri aldıkları bölgeleri parça parça işletiyordu. Bu uygulamaya yönelik 2017’de Ekoloji Kolektifinin açtığı dava ile Danıştay 14. Dairesi, değiştirilen ÇED Yönetmeliği’nin yürütmesini durdurdu. Bu da firmaların bölgeleri parça parça işletemeyeceği anlamına geliyordu. Fakat 2018’de Resmi Gazete’de yayınlanan "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Danıştay’ın iptal ettiği ÇED Yönetmeliği’nin 27. Maddesi değiştirildi. Bu değişikle birlikte maden şirketlerinin ÇED sürecini beklemeleri yeniden ortadan kaldırıldı.

KÜRDİSTAN’DA İNSANSIZLAŞTIRMA BATIDA RANT

Yapılacak yeni 766 maden ihalesi ve Kaz Dağları’ndaki son durumu ANF’ye değerlendiren HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, genel anlamıyla madencilik faaliyetlerinin tahribatını da şu şekilde anlatıyor: "766 tane yeni maden işletmesi bugün hem yaşam alanlarının hem de doğanın tahrip edilmesi anlamına geliyor. Kürdistan coğrafyasında maden çalışmalarını çoğu hem insansızlaştırma hem de köylerin boşaltılması amacı taşırken bir yandan da kırsal alanın işgaline yol açıyor. Batıda ise bu tamamen Cengiz İnşaat'a Kaz Dağları’nda yapıldığı gibi bir peşkeş çekilmesi anlamına geliyor. Bu anlamda Türkiye bir maden çöplüğüne dönüştürülüyor.

Örneğin bu yeni ihaleye Dersim de dahil, Munzur Vadisi'nin neredeyse tamamı maden sahası ilan edilmişti. Bu Dersim'in siyasal, tarihsel kültürünün de yok edilmesi anlamına geliyor. Öte yandan genele baktığımızda bunların çoğunun ekolojik olarak birçok handikapı var. Örneğin tarım alanların yok edilmesi gibi. Bu da insanların köylerden göç etmesine sebep oluyor. Aynı zamanda birçok su kaynağının da kaybına sebep oluyor ki zaten su fakiri olan bir ülkenin bu anlamda daha da yoksullaşması demek bu. Yine maden çıkarımında ortaya çıkan tozun yarattığı tahribat var. Bu da yanında yöresinde ne varsa kurutuyor. Aslına bakarsanız bu projelerin şirketlerden başka hiç kimseye karı yok."

Cengiz Holding’in Kaz Dağları’nda yapacağı toplantının tepkiler üzerine iptal edilmesine değinen Çepni "Kaz Dağları'nda da uzun zamandır ekoloji örgütlerinin ve birçok kurumun direndiği bir nöbet var. Proje durdurulması kararına rağmen oradaki şirket alanı işgal etmeye devam etti. Cengiz İnşaat bir halk toplantısı yapacaktı ama tepkiler üzerine yapamadı ve orayı terk etmek zorunda kaldı. Tabii bu şimdilik böyle ama ileride devletin kolluk güçlerinin kollaması ile birlikte orada çalışmaya ve girişimlerine devam edecektir. Çünkü tüm girişimler kolluk kuvvetleri ve mahkemelerinin işbirliği çerçevesinde gerçekleşiyor. Bugün bu anlamda polis de jandarma da şirketlerin gücü haline gelmiştir" diyor.

MADEN İHALESİ AÇILACAK İLLER

Maden ihalesi açılacak iller şunlar: Amed, Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Dersim, Denizli, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Hatay, Isparta, Mersin, İzmir, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Maraş, Mardin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Rize, Sakarya, Siirt, Sivas, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Urfa, Uşak, Van, Yozgat, Aksaray, Bayburt, Karaman, Kırıkkale, Batman, Şırnak, Osmaniye.