Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının 102. yılında, Kürdistanlılar İsviçre'nin Lozan kentinde bir araya gelerek antlaşmayı protesto etti. Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesine neden olan ve başta Kürt halkı olmak üzere bölge halklarını bir asırdır süren katliam, asimilasyon ve inkâra mahkûm eden bu antlaşma, imzalandığı kentte düzenlenen kitlesel yürüyüş ve mitingle kınandı.
KCK, KNK, YNK, Goran Hareketi, Rojava Özerk Yönetimi, KCDK-E, TJK-E, PJAK, ESU, PÎK, PYD’nin de aralarında bulunduğu toplamda 17 Kürdistani hareketin öncülüğünde Jean-Monnet Meydanı’nda toplanan binlerce kişi, Lozan Antlaşması görüşmelerinin yapıldığı tarihi Chateau d’Ouchy’ye yürüdü. Yürüyüşe İsviçre’nin farklı kentlerinden gelen Kürdistanlıların yanı sıra çeşitli İsviçreli kurum, kuruluş ve dayanışma gruplarından temsilciler de katılarak destek verdi. Katılımcılar, taşıdıkları pankartlar ve attıkları sloganlarla yüz yılı aşkın süredir devam eden hak gasplarını, siyasi ayrımcılığı ve Lozan statükosunu protesto etti.
ZÜBEYDE ZÜMRÜT: ASLA KABUL ETMEYECEĞİZ
Yürüyüş öncesinde söz alan KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, Lozan Antlaşması’nın Kürtler ve bölge halkları açısından yarattığı yüzyıllık ağır sonuçlara değindi. Kürt halkının Lozan Antlaşması’nı asla kabul etmediğinin altını çizen Zübeyde Zümrüt, “Bizler yüzyıldır bu inkâr antlaşmasına karşı direndik. Bu antlaşmayı asla kabul etmedik ve etmeyeceğiz. Artık bu utanca son verilmesi gerekir” diye konuştu. Önder Apo’nun öncülüğünü yaptığı Barış ve Demokratik Toplum sürecine de değinen Zübeyde Zümrüt, bu sürecin başarıya ulaşması için her alanda çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.
EGGENBERGER: LOZAN ORTADAN KALKMADIKÇA ORTADOĞU’DA BARIŞ OLMAZ
Zübeyde Zümrüt’ün ardından İsviçre Sosyalist Parti adına Julien Eggenberger söz aldı. Lozan’da Kürt halkının ihanete uğradığına dikkat çeken Eggenberger şunları dile getirdi: “Lozan Antlaşması yalnızca bir vaadi — Sevr Antlaşması'na yazılmış olan Kürt özerkliği vaadini — ortadan kaldırmakla kalmadı, milyonlarca kadını ve erkeği bir yüzyıllık baskıya mahkûm etti. Onların varlığı haritalardan silindi, dilleri, kültürleri, kendi topraklarında özgürce yaşama hakları inkâr edildi. Yüz yıl sonra, bu adaletsizlik hâlâ kanamaya devam ediyor. Kürtler hâlâ dağılmış, zulme uğramış, yerlerinden edilmiş durumdalar. Ama bilinmeli ki; direnişiniz, sizi hapsetmek isteyen unutuştan çok daha güçlüdür. Bunu yüksek sesle söylemeliyiz: Lozan Antlaşması sadece tozlu eski bir anlaşma değil; açık bir yaradır. Bu yara tanınmadığı, adalet sağlanmadığı sürece, Ortadoğu’da kalıcı bir barış mümkün olmayacaktır. Uzun zamandır baskı ve adaletsizlik altında yaşıyorsunuz. Kültürünüz, diliniz, kimliğiniz inkâr edildi.
‘MÜCADELENİZ DÜNYA İÇİN ÖRNEK’
Ama asla boyun eğmediniz. Direndiniz. Var olma hakkınızı, kendi dilinizi konuşma, kültürünüzü aktarma, kaderinizi belirleme hakkınızı savundunuz. Mücadeleniz, adalet ve özgürlük arzusunda olan herkes için bir örnektir. Bu yüzden bugün burada sizin yanınızdayız! Bugün dahi baskılar sürüyor. Seçtiğiniz temsilciler hapsediliyor, sesiniz susturuluyor, haklarınız çiğneniyor. Bu adaletsizlikleri sizinle kınıyoruz. Baskıların sona ermesini, kendi kaderinizi tayin etme hakkınızın tanınmasını, sesinizin duyulmasını talep ediyoruz. Yaşasın özgürlük! Yaşasın dayanışma! Yaşasın Kürt halkının direnişi.”
DAKKUS: ULUSLARARASI TOPLUM ROL OYNAMALI
Eggenberger’in ardından İsviçre Yeşiller Vaud Kanton Parlamenteri Sima Dakkus bir konuşma gerçekleştirdi. Lozan’ın antlaşmasının Kürtleri 100 yıllık bir inkara mahkûm ettiğine dikkat çeken Sima Dakkus, Kürtlerin temel haklarının tanınması ve özgürlüklerinin sağlanması için uluslararası toplumu göreve çağırdı.
SCHWAP: UTANCA SON VERİLMELİ
Yürüyüş öncesinde söz alanlardan birisi de İsviçre İşçi Partisi Lozan Temsilcisi Julien Schwap oldu. Lozan Antlaşması’nın emperyalist bir proje olduğunu ve uluslararası toplum açısından bir utanç olduğuna dikkat çeken Schwap, antlaşmanın Kürtler açısından ağır sonuçları olduğuna dikkat çekti. Bu antlaşmaya artık son verilmesinin zamanı geldiğini ifade eden Schwap, Kürt halkıyla her alanda dayanışmanın yükseltilmesi gerektiğini kaydetti. Önder Apo’nun öncülüğü yaptığı sürecin önemini de işaret eden Schwap, sürecin başarısı için Türk devletinin somut adımlar atması gerektiğini dile getirdi.
Yapılan konuşmaların ardından kitle Lozan Antlaşması görüşmelerinin yapıldığı tarihi Chateau d’Ouchy’ye doğru yürüyüşe geçti. Aşırı yağmura rağmen yürüyüş boyunca “Lozan’ı kabul etmiyoruz” ve “Lozan Antlaşması bir soykırım antlaşmasıdır” yazılı pankartlar taşıyan kitle, sık sık attıkları sloganlarla antlaşmaya duydukları öfkeyi haykırdı.
Yürüyüşün ardından Lozan Antlaşması görüşmelerinin yapıldığı tarihi Ouchy’ye de bulunan tarihi bina önünde bir miting gerçekleştirildi. Miting alanında kurulan platformda Kürdistani siyasi partiler, örgütler, hareketler, dini inanç grupları adına konuşmalar gerçekleştirildi.
KNK’DEN LOZAN DEKLERASYONU
Mitingde ilk olarak Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Yürütme Kurulu, Lozan Antlaşması’nın 102. Yıl dönümü vesilesiyle bir deklarasyon açıkladı. KNK Eş Başkanı Ahmet Karamus tarafından açıklanan deklarasyonda, Kürdistani partilere ve kurumlara ulusal birlik çağrısı yapılırken, Lozan statükosuna karşı ortak bir strateji oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Deklarasyona buradan uluşabilir:
YNK: ORTAK TUTUM SERGİLENMELİ
KNK’nin deklarasyonun ardından YNK adına Bextiyar Şêxanî bir konuşma yaptı. Lozan Antlaşması’nın Kürtler tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğini ifade eden YNK temsilcisi Şêxanî, Lozan’a karşı ortak bir tutum sergilenmesi gerektiğini vurguladı. Kürt halkının yaşadığı ağır travmalara rağmen bugüne kadar kendi kimliğini ve kültürünü koruduğunu vurgulayan Şêxanî, “Ülkemiz bölünse de işgalci güçler amacına ulaşmamıştır. Önemli olan bundan sonra ortak mücadeleyle bu antlaşmaya karşı tavrımızı ortaya koymamız olacaktır” diye konuştu.
ZÜBEYİR AYDAR: ULUSAL BİRLİĞE HAZIRIZ
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar ise, Lozan’ın yarattığı statükoyu kabul etmediklerini ifade ederek konuşmasına başladı. Aydar, “Bugün bu statükoyu tanımadığımız bir kez yine ortaya koymak için buradayız. Bu statüko yıkılmaya yüz tutmuşken, biz Kürtlerin ortak strateji ile bir araya gelmemiz gerekir. Yeni bir antlaşma yapılırken bizler hazır olmalıyız. Bizler birlik olursak yapılacak toplantılarda yer alırız. Ortak stratejimiz olursa Kürdistan’ın statüsünü kabul ettirebiliriz. Bizim görevimiz bu olmalı. Burada KNK bir deklarasyon açıkladı, biz KCK olarak, bu deklarasyonda yapılan her çağrıyı yerine getirmeye hazırız. Üzerimize ne düşüyorsa onu yapmaya hazırız. Ulusal birlik konferansı için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Biz buradan bir kez yine deklare ediyoruz, ulusal birlik konferansına hazırız. Gelin birlik olalım, bize dayatılan Lozan’ı parçalayalım, halkımızın özgürlüğünü ve ülkemizin statüsünü inşa edelim” diye konuştu.
SALIH GADO: ROJAVA’DAN KORKMAYIN
Aydar’ın ardından Suriye Kürt Demokratik Sol Partisi Başkanı Salih Gado bir konuşma yaptı. Lozan Antlaşmanı kınayarak konuşmasına başlayan Gado, Lozan’ın Kürtler açısından anlamını yitirdiğini dile getirdi. Lozan’ın yarattığı statükoyu kabul edecek artık bir Kürt halkının olmadığını vurgulayan Gado, “Kürtler artık yüz yıl önceki Kürtler değil. Bugün halkımız her parçada birliğini ve gücünü ortaya koymuştur. Her parçada Kürtler önemli bir süreçten geçiyor. Bu süreçte birlik olmalıyız. Önder Apo’nun başlattığı süreç ve yaptığı tarihi çağrı bütün Kürtler açısından önemlidir ve desteklenmelidir” dedi.
Kimsenin Rojava’dan korkmaması gerektiğinin altını çizen Gado, “Rojava, binlerce şehidin kanıyla var oldu. Rojava’yı korumak hepimizin görevi” diye konuştu.
HEVAL EBUBEKIR: SÜREÇ BİZE TARİHİ SORUMLULUK YÜKLÜYOR
Gado’nun ardından Silêmanî Valisi Heval Ebubekir bir konuşma gerçekleştirdi. Lozan’ın Kürtler üzerinde yarattığı ağır yıkımlara dikkat çekerek konuşmasına başlayan Ebubekir, dört parça Kürdistan’da yaşanan gelişmelere değindi. Bölgede dengelerin köklü bir şekilde değiştiğini kaydeden Ebubekir, gelişmelerin bütün Kürtlere bir araya gelme gibi tarihi bir sorumluluk yüklediğini vurguladı.
HEM KÜRT HAREKETLERİNE HEM DE ULUSLARARASI GÜÇLERE ÇAĞRI
Silêmanî Valisi Heval Ebubekir’in ardından eylemde yer alan Kürdistani kurum temsilcileri adına konuşmalar gerçekleştirildi.
PJAK, GORAN, PÎK, Rojava Özerk Yönetimi, Süryani, Asuri ve çok sayıda hareket adına yapılan konuşmalarda, Kürt halkının Lozan Antlaşması’nı hiçbir zaman kabul etmediği vurgulanırken; günümüzde oluşan yeni bölgesel ve uluslararası dengeler çerçevesinde alternatif bir antlaşmanın mümkün olduğu mesajı güçlü bir şekilde ifade edildi.
Yapılan konuşmalarda mevcut bölgesel gelişmeler ışığında ulusal birliğin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapılırken, uluslararası güçlere, 102 yıl önce yapılan tarihi adaletsizliğin artık tanınması ve yeni bir antlaşmayla bu durumun telafi edilmesi çağrısında bulunuldu.
Miting yapılan konuşmaların ardından atılan sloganlar eşliğinde sonlandırıldı.