Önder Apo’nun tarihi çağrısının ardından başlayan yeni süreç, PKK’nin silahları yakmasıyla birlikte yeni bir döneme girdi. DEM Parti ise, Önder Apo’nun çağrısıyla birlikte yeni süreci halka anlatmak ve halkı yeni döneme hazırlamak amacıyla toplantılar yapmaya başladı.
Türkiye ve Kürdistan’da süren halk toplantılarıyla, halkın sorularına cevap bulmaya çalışan DEM Parti, Dersim’de özellikle Türk devletinin özel savaş uygulamalarına ve kitleler üzerinde yürütmeye çalıştığı psikolojik baskılara karşı da çalışmalar yürütüyor.
Dersim’de halk toplantılarının ve buluşmalarının sürdüğünü belirten DEM Parti Dersim İl Eş Başkanı Hümeyra Tosun, bölgede yürütülen çalışmaları ANF’ye değerlendirdi.
‘DERSİM’DE BİR YANDA UMUT BİR YANDA KAYGI VAR’
Dersim’de halkın ısrarla sorduğu ilk sorunun, sürecin nasıl bir yol çizeceği olduğuna dikkat çeken Hümeyra Tosun, halka cevap olabilmek için yoğun çalışmalar yaptıklarını belirterek şunları söyledi:
“Dersim’de sadece halk toplantıları değil, yüz yüze karşılaştığımız herkesin ısrarla sorduğu bir soru var: ‘Süreç ne olacak?’ Bu yüzden yoğun bir biçimde çalışıyoruz. Çoğu zaman günde iki ayrı toplantı yapıyoruz.
Toplantılara ilgi var, halk süreci ve neler olacağını merak ediyor. Hem bir umut hem de bir kaygı var; iki duygu iç içe yaşanıyor. İnsanlar çeşitli sorular soruyor: Devlet nasıl bir adım atar, ne zaman atar? Kayyumlar geri çekilir mi? Tutsaklar ne olacak? Yasal anlamda nasıl bir değişiklik olacak? Bu konularda kaygı var.
Bir halk toplantısında biri, ‘38’de silahlarımızı topladılar ama sonrasında bizi katlettiler’ demişti. Halkta bir tedirginlik var ama umut da var.”
‘HALK, KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ’NE GÜVENİYOR’
Halkın en çok AKP’ye ve devlete yönelik bir güvensizlik içinde olduğunu, buna karşın Kürt Özgürlük Hareketi’ne güven duyduklarını dile getiren Hümeyra Tosun, halkın taleplerine ilişkin şunları söyledi:
“Barış, evet, olmalı ama somut adımlar atılmalı. Devlete ve Erdoğan’a güvenilmeyeceği, Erdoğan’ın kendi iktidarını bırakmak istemeyeceği ve onun üzerinden pazarlık yapılıyor yönünde bir algı var.
Yeni dönem paradigması, her türlü kimliğin bir arada yaşaması gerektiğini gösteriyor. Katıldığımız toplantılarda halkımız bize şunu diyor: ‘Kürt Özgürlük Hareketi olmasaydı, Aleviliği bu kadar yaşayamazdık.” Bundan dolayı silahların bırakılmasına yönelik bir kaygı da var; çünkü bir güvence olarak görüyorlardı. Ama bunu anlatıyoruz.”
‘ÖZEL SAVAŞ UYGULAMALARINA KARŞI ÇALIŞMALARIMIZ OLACAK’
Halkın yeni süreçte partiye gelmelerinin somut adımlarla birlikte artacağını söyleyen Hümeyra Tosun, devletin Dersim üzerinde yürüttüğü özel savaş uygulamalarına da değinerek şunları söyledi:
“İnsanlar sahada süreci çok merak ediyor; ancak partiye yeniden gelebilmeleri için somut adımlara bakıyorlar. Şu anki koşullarda Dersim çok ciddi bir göç veriyor. Son bir iki yıl içerisinde 4 ila 6 bin arasında gencin yurt dışına gittiği söyleniyor. Neredeyse bazı köylerde hiç genç yok. Buna yönelik çalışmalarımız olacak.
Özel savaşın yöntemlerine karşı çalışmalarımız artacak. Uyuşturucuya karşı yürüyüş yaptık. Devletin yaklaşımı, gençleri şehirden uzaklaştırmak yönünde oluyor.
Bir örnek verirsek; partimize gelen bir anne, çocuğunun karıştığı bir kavga nedeniyle polise gidip şikayetlerini anlattığını, polisin de kendisine, ‘O zaman yurtdışına gönder’ dediğini aktardı. Devlet, gençleri yurtdışına yönlendiriyor; kaçak yollarla yurtdışına göndermeyi polis öneriyor.”
Özel savaş uygulamaları ve baskıları, farkındalık yoluyla aşabileceklerini belirten Hümeyra Tosun, son olarak şunları söyledi.
“Bu, sahada yapacağımız farkındalıkla aşabileceğimiz bir durum. Sürecin başlamasıyla birlikte köylere yerleşmek için geri dönüşler oluyor. Bu konuda bazı sorunlar yaşanıyor ve biz de bu anlamda destek olmaya çalışıyoruz.
Dersim halkı politik bir halk. Devletin Dersim’de yarattığı psikolojik bir baskı var. Ancak süreç ilerledikçe bunlar değişecektir. Bunun için de kurumlar açmamız gerekiyor. Kurumlar aracılığıyla halkla yeniden buluşmamız gerekiyor.”