Türk faşizmi kapsamlı bir savaş hazırlığında

Türk devleti bir yandan etrafına topladığı çeteleri halkın üzerine saldırtıyor bir yandan da Rusya ve Şam yönetimiyle anlaşarak kapsamlı bir saldırı hazırlığı yapıyor.

Türk devleti Doğu-Kuzey Suriye’de herhangi bir oluşuma izin vermeyeceğini ve bunun bedeli ne olursa olsun ödeyeceklerini sık sık açıklıyor. Onlar Kürtlerin varlığı ve kimlikleriyle yaşamasını dünyanın en büyük felaketi olarak görüyorlar. Kürtlerle anlaşma ve birlikte yaşamayı düşünmüyorlar. Binlerce insanın ölümü ve büyük ekonomik kaynakların heba edilmesinin önemi yok. Yüz yıldır Kürtleri tarihten silmek ve soykırımı tamamlamak için olmadık yol ve yöntemlere baş vurdular.

Türk devleti Astana görüşmeleri sonucu Rusya ve İran’la anlaşarak ABD’yi Suriye’den çıkarmak ve özerk yönetimi ortadan kaldırmak için anlaşmaya vardı. Zaten Astana sürecinin tek ürünü veya sonucu sadece ve sadece özerk yönetimi gayrimeşru ilan etmek ve Kürt karşıtı bir cepheye dönüşmek oldu. Türkiye Rojava ve Doğu-Kuzey Suriye’ye saldırmak için uygun zamanı beklediğini de açıktan söylüyordu. ABD ve Rusya, Suriye’de bulunduğu için bu güçlerle anlaşmadan istediği sonucu alamayacağını hesaplıyor. Doğrusu da öyledir, ABD ve Rusya, Türkiye’ye hava sahasını açmadan kapsamlı bir saldırı yapamaz.

ABD Türk devletinin saldırılarına hava sahasını açtı. Son saldırılar ve yaşam kaynaklarının vurulması karşısında ABD ve Avrupa’nın sessiz kalması bunun açık göstergesidir. Ayrıca ABD yetkilileri gelen eleştirilere verdikleri cevaplarda "Biz Türklerin saldırıları karşısında özerk yönetimi destekleyeceğimizi söylemedik’’ diyorlar. Yani Türk devleti saldırabilir, biz sorun çıkarmayız biçiminde tutumlarını açıklıyorlar.

Rusya ise Kürtler karşısında Türkiye’yle anlaştı. Bu anlaşmanın sonucu Efrîn işgal edildi. "Kürtlere düşman değiliz, Şam’la barıştırmak istedik ama onlar ABD’nin yanında yer alıyorlar" diye Kürtleri hedef gösteriyorlar. Lavrov ve Lavrenty gibi Rusya temsilcileri Ankara ve Şam’ı sürekli Kürtlere karşı kışkırtıyorlar. "ABD Kürtlere devlet veya federasyon kuruyor’’ diye açıklamalar yapıyorlar. Halbuki Kürtler ve özerk bölgeler Rusya’nın arabulucu olmasını kabul ettiler. Ama Rusya Kürtleri Şam yönetimine yamamak için uğraştı. Halkın hiçbir talebini dikkate almadılar. Şam yönetimi de halkıyla anlaşıp demokratik bir çözüm bulmak yerine Türk yönetimiyle anlaşıp özerk yönetimi dağıtmak için uğraşıyor.

İranlılar ve Suriye yönetimi özellikle Arap halkı içinde açık ve gizli çalışarak onları Kürtlere karşı harekete geçirmek istedi. Özerk bölgelerdeki varlıklarını hep bu yönde kullandılar. Rusya da bu çalışmalara kolaylık sağladı, destek verdi. Türk devletinin petrol kaynaklarını vurması da Rusya’nın bilgisi dışında değildir. Rusya petrolü çıkarmak ve işletmek için Şam yönetimiyle anlaşmış. Özerk yönetime ‘’Petrolü biz çıkaralım, polisimizi getirelim, o zaman Türkler oraları vuramaz’’ diyorlardı. Bu istekleri gerçekleşmeyince Türkiye kapsamlı saldırılar yaptı. Elektrik ve petrol, gaz tesisleri özellikle vuruldu.

Rusya öncelikle Arap bölgelerinin özerk yönetimden koparılması için Şam ve İranlılara destek veriyor. Türkleri de kışkırtarak hem ABD’yle karşı karşıya getirmek hem de ABD’nin Suriye’den çıkarılması için ortam yaratmak istiyor. Zaten Suriye ve İran yönetimleri ABD’yi düşman görüyor ve onları çıkarmak için çalışıyor. Suriye ve İran açıktan ABD’ye karşı askeri boyutta savaşamıyor. Daha çok Arap halkını kışkırtarak, bölgede kaos yaratarak hem özerk yönetimi dağıtmak hem de ABD’yi Suriye’de kalamaz duruma getirmek istiyorlar.

Türkiye ise Minbîc, Reqa ve Derazor gibi Arap bölgelerini özerk yönetimden koparmayı ve Suriye hükümetine devredilmesini kabul ediyor. Yeter ki, Kürt- Arap ittifakı bozulsun ve Kürtlerin bir statüsü olmasın. Türk devleti bir yanda etrafına topladığı çeteleri halkın üzerine saldırtıyor bir yandan da Rusya ve Şam yönetimiyle anlaşarak kapsamlı bir saldırı hazırlığı yapıyor.

Türk devlet yetkilileri peş peşe Bağdat ve Hewlêr’e gitti. Irak hükümeti ve KDP’nin desteği olmadan gerilla karşısında sonuç alamazlar. Yıllardır ağır saldırılar yapılıyor, çok sayıda askeri üs kurulmuş ama istedikleri gibi sonuç alamıyorlar. Erdoğan’ın savaş hükümeti savaşı kazanamazsa dağılır. Erdoğan’ın iktidarda kalmasının yegane yolu savaşı kazanmasıdır. MHP ve Ergenekon’un Erdoğan’ı desteklemesinin tek koşulu Kürtlere karşı savaşın sürdürülmesidir. Bu nedenle Erdoğan bir yandan Reisi’yi Ankara’da ağırlıyor diğer yandan da İsveç’in NATO üyeliğini onaylıyor. NATO ve ABD zaten onlarca yıldır Türk devletinin yürüttüğü savaşı destekledi. Öyle olmasaydı Türkiye kırk yıl boyunca savaşamazdı. Savaşın uzaması ve askeri çözümün dayatılması ABD ve NATO’nun desteğiyle oluyor.

Başta Kürtler ve Suriye halkları, demokratik çevreler Suriye’ye yeni ve daha yıkıcı bir saldırının olacağını bilerek hareket etmelidirler. Güney Kurdistan’a saldırı önünde zaten bir engel yok. Daha fazla destek almak için uğraşıyorlar.

Kaynak: Yeni Özgür Politika